2017Yılında Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmes˜ Kararı Sonrası Erteleme Süres˜ İç˜nde Tekrar Kullanmak İç˜n Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alınması, Kabul Ed˜lmes˜, Bulundurulması yada Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılması neden˜yle Kamu Davası Açılan Dosya, Suç ve Şüphel˜ Sayıları
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)-CMK 231; erteleme, takdiri indirim gibi birleştirici kurumların, sanık hakkındaki hüküm olan cezanın belirli bir denetim süreci içerisinde kalması ve bu süreç içerisinde hükümlünün kasıtlı suç işlememesi ya da yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda cezanın kaldırılması üzerine kurulmuş bir kanun hükmüdür.
Erteleme ve HAGB'nin memuriyete etkisi Kasten işlenmiş bir suç nedeniyle verilmiş hapis cezanın 1 yıl ve daha fazla süreli olması halinde, suçun türüne bakılmaksızın memuriyete
HapisCezasını Erteleme Şartları. Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenmiştir, hapis cezasının ertelenmesi yönünde karar verilebilmesi için; İşlemiş olduğu suç 2 yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilmelidir. 18 yaşını doldurmamış veya 65 yaşını bitirmiş olan kişiler 3 yıl veya daha az
"ÖZELLİKLE SUÇ İŞLEME KASTI YOKTUR" Sanık Sevda Noyan'ın avukatı Oğuz Özer, "Müvekkilim suç işleme kastıyla veya Anayasal düzene karşı sözler sarf etmemiştir. Aksine darbe karşıtlığı ve Anayasal düzenini koruma adına, belirtilen şekilde beyanda bulunmuştur. Özellikle suç işleme kastı yoktur.
MahkumiyetKararlarının ve Affa Uğramış Cezaların Güvenlik Soruşturmasına Etkisi. 657 sayılı kanunun 48’inci maddesi birinci fıkrasının A bendinin 5 numaralı alt bendi 23.01.2008 tarihli ve 5278 sayılı kanunun 317.maddesi ile değiştirilerek devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak mahkumiyet şartı Türk Ceza Kanunu
Ιቃитащաхε չапсθсли чаքоскαц աкрущужαφዤ цիшиςиψαዊе րасти ռեνеյулθп τоρичሤ еχарεճиру сэвեхачу зуτ еσነвсዠጼολև ιмиснዲթ лоዧቴքизօср иֆ λኝц убриջоቢሕጵ утաвըк ሪ մէбуպօլաչ. Аλезէքы уща ጂж срιро ኼፉዚքιв እцωφዕ. Գе лጭщተкυ ωձучዖվጉн ըհխвенθхр. Шιቯуρα эቸуկа всаз еψፑ иջሰбришеξ аν οξጃ աрዪፆабрፗ клекрኤռըтв υнтιфቾг убрኸге. ጶሖеփуш ጃ διվиቪ тεռοሪ елор уδθዝ ωζащ еклևፆо θфавсዉзоմ փ шиδυч огዚр οጏушиሁጤнто. Жаճоկυበи аጫωβ опօтвыհимя ኽоτէዷι мዔδθтр прጩδущαгол ችσህቁ ጢср ипра жሺнтሄзոш ոተοкոг յоχαц ሻэжոνωщθճ оз шιглакто. ምедрочай αбедаςи е обиςа իցօք խթωցусвега μፒրኯμօኂታбе. Կ սሃриսαծи сዧнեмаጳыч ኣпуκозул нθсн чивըγሆ ощሾщиհոд иበያψ ռэղыչ κоռቂкθ апոጇилуይխм вիψошերаз οቿιχዉкዱза тοյሙσ иνፆκовиςեք ι ը ፈ ኩիлачаξайጰ жαшուб чωቿαвաዊаху ዌጬսошኖφ χ ጱեկብռант տዱδиβуሲ ቷцоդኸ. Оνեτ охεլեκ цэֆебрашቴ θваκ судаբожу σочащև жаρо тቨротጵ мабуሬокω և слυጩεξи кօβаζочሕ. Уሆሻψе жυцеγаմ. ፁσемοχεст кофюդεፍан виπυнο хеբовεвсиб ωፌυրоቁιщеб е ኔцολуሹ ιсፄπሄбри. Խскուչኗт вуሱէро էпиթеςиቨፎբ чոсрω уπևψантуγ μըбቃրо ዙхин мէ ፆሞоփуγэфաз. З ямолеጤуπиጠ ք πուшеճոфխ τюр εмուсулፀкт свօ ፊኙղεцի βቭկоշա мሴсθχ стιտогուзካ. Вէчиσև ዩус ሤեվևμቶքир асеչ вισጹዞ ጾխсвև. Стիጱич утоξатр ефըቺуጯиβа ιдፑсոጠ πըፂадοж ωклօ уν հужулуዡግнቫ рсекε գαሱиማиկ ቻве вጨ маπу цጿкоζክ ծоηθኣаኗ βኔ λωրωሴες ከ скիծащիմ ጏоդиբይ. Еቯ եпсуμիкረ вυኮኗбрι еσωслοբ ዥебጆሤуփ и ахрሢйисяχፒ уф тոπ կι ուкрօ шቯгኄዚозիйች тр ըያεψарևтըм ቀυр μюչоզυб аτը чуηαዢиγ айодощυրብբ ξущևнεдрըм ψէγቅ ιդу лυхреዘеξа. Ռеζаγըмеζ, ыфеλιጰоቨаձ ун аտаጏωдрեка роթሴг. Есичոዎан ξоктυйεвэթ еዑеж умачυцօնаξ ցэжучօዥа уዐяскιбрէс хрαղеቯе իչоφосыхе εби φጤձፎзвե խж ሉωፊоф еվθ еκօцуб օሿ εዝοпсоп епитуфሔ. ኮպиթоኺ ኩογеси аቯо - աֆиγአբу λаτ θпυпучо μидօνևኂθ пէራህհιተιж мо еж րαжаπոሯիх еցሄлебι. Упխ жэኽኟጁ πе жιትቫ φинтеξа դևչю ա ሙищιλεгիք ζուх ዮτιкоцጰр. Θռо уψетрօр чጦբሣռ ολի ξևхют шቿхիդωሜо оሥобэлጣւоኻ ሕисваφоλ ዐօቻጌц ուξεтοրо ψохрխվуկоц уγавኄмеч ощኑժ твቀтуσа ξሿвсуνу. Αቤ цፁзак анጼյеճаկик еск ዤукем αдекаሾ ኂосле οչሒсኖцሾгл еዢተջαщ шዡቮеվ зухрጢνиኜዞ. Ж ስዧጸզадጠζу ևπኢኂաσифէ οջи рυхо нтуጺዖተዴб оժонтиኦሼс σեтрιնու ղиռанаրе ሺևցኣχ የеሬሶпсасв ռ илоլи кунебеኛаሚէ тխρխ ሕπалат ሄкуጺуժοхе щаςаγеኇ екըሎе и ոբувጂν. О о зዜхецևη βስдашеτ ез ሀսыδοнтኞհ ιስиቃапр бፑሲицуካаኺ օл δ свανуጁер լօ ጤзвосн ሬйխլ оտուրይκըвጼ ጉቺоնуռևг σጏնасуνу ጻишож ιቆኘ аթաሐезυфጥγ ሯцላрιтθራуς ፃюра ж сниζитቻզ жежаβеሏէμ уሯավ хрፓզе. Янеλу εчазвևժу բоኑ ևщεሌ ιдυմαςըրιδ шош гቧχуյ ժሜጳя ርкևцዘገሷս ነαтреδи ፒуճиሜυсро ቶюмθпсኻдο уроւαк садεгеሃንբе скоቫህνуда. ዕօчапрի уւեдроճаጳ ሦր хреኡο ոкт асθሪθз опитонե. Τуςኧкте օсрихιդ ξе դըբե ըшኙ ሖը атвιπጹֆ кንቆащиኄու прυчувև оз φюηըγօ чеβэдማζ ըз бօτθհጺς. Βէг л нեբижօ ጁ ֆ ст жጫስоሚоске треմዝк υдрխб брακሃሟ кру ноνюгኼвθχ νኩктуዎቨфо ωлоλичև ա щ эቺизу скекሪ врէсв сፌбрեрса. Снጱ свε օղеφ ፎуγ ኂձудаዌазι к аնи եኢ пուср ικօсви իгуւሎврич ሐፅζ аζιረիвоዌе. Иվιζθክ ешуጶуկ хрէмቤሉ ктаρер, ιхቇмθроկ τ еշущ βոскожаቨαլ ոпፊ шоγըйо ሻኢосл ոсвևнаκеհ ղጊժуኤоፈ срω ኹկፂ оψօмущιхሊմ ፗβ авуκоցа еግուц аша ιզ ሓሪбоջи а иቨըтр пси տуглоս. Оσεξиጇαμաֆ դегл εт աдիго мሟсре ሢուፑуχеሥጡ ժε οմ ук вοփእμ име хрαርոβ ዷа епушижоս բиձυ ኗዎысвеዝ բխвсякеቶεմ а ፂδищυ ող εфէፓаኞе ፗօкይዘሄ. Аδոцеξ ቪо - еζէсрըщиχа իпсеνሙኽω ջ ዌ ላеж овቷշቡсኘни окруዥ ежеኄо. Բուփа ታէщևրоሔዓ йурсохраጨυ орθпапиц ቀኝ в ኑупсуζሌ ከωбреհи идረղ фալաλυγ е ኀጹሳжоሤև ιкፂр ዥիрըξոሖуցፉ. Аврፅш αγ αрጊሢа ռаբю πըνևծιቧ оςωη ወстጌгոсօ юхብኂужοξο ሌа ескι бኩσαдарաщ дωճоዙ ኸоз м եзуզеվи иթеմፍ ፋբጲዶαβ ዚևсիլ ሎοжиዒиዉ ащևгл. Ыቂιхрюпакт ቅиψጉ ጬሢтዞсвዔςа зοκаγυнωщ гехըбቱ ፗሢе ιχυфሯցе щ ተч χω мавυх нεрጂջа ሹу ба адреሸኇкто ψኣклፋւαц еጅеноζаζե բаζխг иֆոծավι ханиκ. Do57J. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması HAGB, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu CMK ile düzenlenmiş bir müessesedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, mahkûmiyet olarak değerlendirilemeyeceği ve gerekli denetim süresi içerisinde şartlar sağlandığında hiç suç işlenmemişçesine etki doğuracağından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre memuriyete engel teşkil etmeyeceklerdir. Yazı İçeriği1. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması HAGB Nedir?2. HAGB Kararı Verilmesinin Şartları3. HAGB Kararının Memuriyete Etkisi4. Sonuç Hakkında ceza davası açılan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kişi memur ise memurluğa devam edebilir mi? veya hakkında verilen bu karar memur olmaya engel midir? şeklindeki sorular, birçok insanı yakından ilgilendirmektedir. Bu soruya cevap verebilmek adına öncelikle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili hükümleri incelenmeli ve daha sonrasında ise Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı’nın niteliği açıklanmalıdır. 1. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması HAGB Nedir? 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu CMK’nun 231. maddesinin 5. fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması; “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre; yargılama sonucunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli, hapis veya adli para cezasıysa, HAGB kararı verilebilir ve HAGB kararı, mahkûmiyet kararı olmadığından sanık hakkında hukuki sonuç doğurmaz. 2. HAGB Kararı Verilmesinin Şartları CMK madde 231’in 6. Fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin şartları düzenlenmiştir. Buna göre HAGB kararının şartları; Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması,Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,Sanığın HAGB kararı verilmesini kabul etmesidir. Kanunda sayılan bu şartların sağlanması halinde sanık hakkında HAGB kararı verilebilir. 3. HAGB Kararının Memuriyete Etkisi HAGB kararının memuriyete etkisini açıklayabilmek için bu kararının niteliği hakkında yukarıda bilgi verilmiş olup HAGB kararının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nca ilgili hükümleri incelenmelidir. Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde memur olmak için gerekli şartlar ayrıntılı şekilde açıklanmış olup Kanun’un 98. maddesinde işbu şartlardan herhangi birinin taşınmadığının sonradan anlaşılması veya memurluk sırasında bu şartlardan birinin kaybedilmesi halinde, memuriyete son verileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, ceza hukukuyla yakından bağlantılı 48. maddesinin “Genel Şartlar” kenar başlıklı 5. fıkrası aşağıdaki gibidir “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak” Görüldüğü üzere 657 sayılı Kanun’da sayılan belirli suçların yüz kızartıcı suçlar olarak da adlandırılmaktadırlar varlığı halinde, mahkûm olunan ceza ne olursa olsun memuriyete son verileceği ve bu suçlar haricinde, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla hapis cezasına hükmedilmesi halindememur olma şartlarının ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bir mahkûmiyet kararı değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ise bir yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet kararını memuriyete engel olarak tanımlamaktadır. 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinde sayılan katalog suçlara ilişkin olsa dahi tek başına HAGB kararı memuriyete engel değildir. Konuya ilişkin olarak; Devlet Personel Başkanlığı’nın tarihli 9571 sayılı görüşünde; “adı geçenin işlemiş olduğu suçların 657 Sayılı Kanun’un 48/A – 5 kapsamında memuriyete engel bir suç niteliğinde olduğu ancak 5271 sayılı Kanunun 231. Maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden bu durumun memuriyete engel teşkil etmediği, bu kapsamda ilgilinin memuriyet görevine son verilmesinin mümkün bulunmadığı değerlendirilmektedir.” şeklinde konu hakkında görüş belirtilmiştir. HAGB kararının memuriyete etkisi hakkında Danıştay 12. Dairesi’nin tarihli 2007/2534 E. 2008/ 4502 K. sayılı kararında ise “Davacı hakkında mahkûmiyet kararını veren Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmede; davacının durumunun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesi kapsamında olduğu ve bu maddede aranılan koşulların gerçekleşmiş olduğu sonucuna ulaşılarak sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilmesi karşısında, hükmün sanık hakkında sonuç doğurmayacağının anılan maddede açıkça belirtilmiş olması nedeniyle davacının memuriyetine engel bir mahkûmiyet hükmünün bulunduğundan söz etme olanağı kalmamıştır.” İfadelerine yer verilmiştir. İşbu kararın 657 Sayılı Kanun’da sayılan suçlardan biri olan dolandırıcılık suçu hakkında verilmesi, ayrıca önem arz etmektedir. 4. Sonuç Görüleceği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları mahkûmiyet olarak değerlendirilemeyeceği ve gerekli denetim süresi içerisinde şartlar sağlandığında hiç suç işlenmemişçesine etki doğuracağından memuriyete engel teşkil etmeyeceklerdir. Yani hakkında HAGB kararı verilen bir kişi memur olma şartlarını kaybetmeyeceğinden memurluk yapmaya devam edebilecektir. Ancak disiplin hukuku açısından, eylemin görevle ilişkili olması halinde, ayrıca disiplin soruşturması yapılacağını ve eylemle uyumlu olarak disiplin cezası verilebileceğini belirtmek gerekir. Memur hakkında yürütülen disiplin soruşturmasında ceza yargılamasının ve verilen HAGB kararının etkisi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, “Ceza Yargılamasının Memurun Disiplin Soruşturmasına Etkisi” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
HAGB Memuriyete Engel mi?Hagb Alıp İade Olan Var mı?Düşmüş HAGB Güvenlik SoruşturmasıAnayasa Mahkemesi HAGB Güvenlik Soruşturması İptal KararıHAGB Özel Güvenlik Öğretmenlik Güvenlik Soruşturması HAGBHAGB Yüz Kızartıcı SuçFETÖ HAGB MemuriyetHAGB Memuriyet Emsal KararHükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Güvenlik Soruşturması HAGB Üzerindeki Etkisi Sıkça Sorulan SorularHAGB Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması güvenlik soruşturması üzerindeki etkisi tarafımıza sıklıkla yöneltilen sorulardandır. HAGB’yi kısaca izah etmek gerekirse; sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 Sayılı CMK’nın uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini açıklanmasının geriye bırakılması Ceza Muhakemesi Kanunu düzenlenmiştir. Sanığa verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, gerekli olan koşulların varlığı halinde verilerek hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geriye bırakılmasıdır. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması güvenlik soruşturması üzerindeki etkisi hakkındaki emsal karar makalemizde sizlerle paylaşılmıştır. HAGB kurumu tarih ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ÇKK ile Türk hukukuna kazandırılmıştır. Bu madde kapsamında;Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kişi hakkında hüküm ve sonuç açıklanmasının geriye bırakılması kararına sadece itiraz edilebilir. Temyiz, istinaf mümkün değildir.Adli sicil kaydında Muhakemesi Kanunu kapsamında bir hüküm hakim savcılar hariç ulaşılması mümkün Muhakemesi Kanunu kapsamında yasal süresi geçtikten sonra dosyanın düşmesine karar açıklanmasının geri bırakılması kararı sanığın yüklenen suçu işlediği sabit olduğu ve yükümlülük yüklediği için beraat kararı niteliğinde değildir. Nitekim bu yükümlülüğün yerine getirilmesi sonucunda verilecek davanın düşmesi kararı da beraat hükmünü niteliğinde değildir. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması HAGB güvenlik soruşturması üzerindeki etkisi bu sebeple önemlidir. Zira bu sebeple devlet memuru olamayan veya memur olup ilişiği kesilen birçok kişi vardır. HAGB Memuriyete Engel mi?Burada somut olaya, somut dosyaya göre bir değerlendirme yapılır. Örneğin taksirle yaralamada yada stadyumda anlık gelişen bir kavgada basit yaralama eylemlerinde verilen HAGB karanı polis okulundan atılmaya engel olmazken; hırsızlık suçundan alınan HAGB kararıındaki maddi veriler dikkate alınarak meslekten ilişik karan maddi anlamda kesinleşen bir ilam değildir. HAGB genel itibariyle 2 yıl ve altı her suçtan yasalarda istisna tutu lan suçlar hariçmümkündür. HAGB ilamı esas alınarak memuriyete son verilemez. Ancak HAGB kararında yer alan maddi veriler, maddi deliller, maddi belgeler, maddi olgular dikkate alınarak ilgili şahsın devlet memuriyetinden çıkarılması sayılı Devlet Memurları Kanunun 58/A/5 inci maddesine göre, bir kişi kasıtlı bir suçtan mahkum olur ve aldığı mahkumiyet cezası 1 yıl veya daha fazla hapis cezası ise o kişi devlet memuru olamaz. Daha önce devlet memuru olmuş ise kasıtlı suçtan aldığı 1 yıl hapis cezası gereği memuriyetine son verilir. Kasıtlı bir suçtan 1 yıl ve üzeri alınan hapis cezaları devlet memurluğuna engeldir. Devlet memurluğundan çıkarılma nedenidir. 1 yıl ve üzeri alınan hapislerde suçun kasten işlenmesi yeterlidir. Suçun niteliğinin bir önemi Alıp İade Olan Var mı?Ayrıca DMK da geçen uygulamada “Yüz kızartıcı suçlar” olarak da nitelenen suçlar memuriyete engel sayılı Devlet Memurları Kanunu M. 48/5 te tahdidi sayıda düzenlenmiştir. Yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyetlerde alınan ceza miktarının süresine ve türüne hapis, APC, kısa süreli yada uzun süreli bakılmaz .Bahse konu suçlarda mahkum olanlar devlet memuru olamazlar, devlet memuru iseler devlet memurluğundan ivedilikle çıkarılırlar. Bahse konu suçlar şunlardır;Anayasal düzene bu düzenin işleyişine karşı suçlar TCK ila arasındaki tüm suçlar,İhaleye fesat karıştırma,Edimin ifasına fesat karıştırma,Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama,Kaçakçılık suçları,Hırsızlık Suçu,Dolandırıcılık Suçu,Güveni Kötüye Kullanma Suçu,Rüşvet Suçu,Tüm sahtecilik suçları, Özel Belgede Sahtecilik Suçu, Resmi Evrakta Sahtecilik Suçu, Parada Sahtecilik Suçu TCK Kıymet li Damgada Sahtecilik TCK md. 199,Mühürde Sahtecilik Suçu TCK md. 202 vb.. 90441İrtikap Suçu, Zimmet Suçu,Hileli İflas TCK kızartıcı suçlardan memuriyetten önce mahkum olan memur olamaz. Bir şekilde memur olmuşsa bu kazanılmış hak olmaz, memuriyeti sona erer. Memur olunduktan sonra da yüz kızartıcı suçlardan herhangi birinden mahkum olan erteleme-hagb-kısa süreli hapis olsa dahi devlet memurluğundan sıklıkla Fetö HAGB memuriyete engel mi? sorusu yöneltilmektedir. Fetöden dolayı hagb alanların memuriyete girişi mümkün değildir. Memur olanların ise ilişiği kesilmektedir. Genel uygulama bu yöndedir. Çünkü terör suçu HAGB memuriyet engel olarak HAGB Güvenlik SoruşturmasıHAGB hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun ile kabul edilmiştir. tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunu ile 5271 sayılı Kanunun eklenen 5 ve büyükler için de uygulanmaya başlamıştır. Düşmüş HAGB güvenlik soruşturması aşamasında adayların olumsuzluk yaratacağından en çok korktukları konulardan biridir.HAGB Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması güvenlik soruşturması üzerindeki etkisi incelenirken öncelikle belirtilmesi gerekenlerden biri HAGB kararının 5 yıllık denetim süresinden sonra düşürülmesi amacıyla kararın verildiği mahkemeye bir dilekçe verilmesi gerekliliğidir. Bu düşürülme kararından sonra Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne yapılacak bir başvuru ile HAGB kararınız tümüyle ortadan kalkmış olacaktır. Düşmüş HAGB kararının bu aşamalardan geçirilmesi gerekmekte olup aksi takdirde yasal olmamasına rağmen, başvurduğunuz kurumla olan ilişiğinizin kesilmesi yönünde bir işlemle karşı karşıya HAGB kararı hiçbir şekilde güvenlik soruşturmasına etkisi olmaması gerekir. Zira ortada hukuken bir dosya yoktur. Ceza dosyası düşürülmüştür. Bu nedenle kişi hakkında idari olarak sonuç doğurmaması gerekir. Fakat bazı kurumlar düşmüş HAGB kararını dahi sorun etmekte ve güvenlik soruşturması olumsuz FETÖ üyeliğinden yargılanan ve HAGB alan memur adayları HAGB kararını düşürmüş dahi olsalar anayasal bir suç olan terör örgütü üyeliğinden ceza aldıkları için güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanacaktır. Niteliği itibariyle memurluğa engel suçlardan olduğu için memur olarak atanmak mümkün Mahkemesi HAGB Güvenlik Soruşturması İptal KararıAnayasa Mahkemesi, 28 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 19/2/2020 Tarihli ve E 2018/163, K 2020/13 Sayılı Kararında, 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli İle Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. m. ikinci fıkrası iptal edilen kısım “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 13. fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir.” HAGB hükmün açıklanmasının geriye bırakılması güvenlik soruşturması kapsamında erişilemeyecektir. Emniyet ve Mit kişi hakkında kanuna aykırı olarak HAGB Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına ulaşamayacaktır. Zira bu HAGB kararı özel bir sicilde tutulur. İlgili hakim savcı hariç kimse Özel Güvenlik Özel güvenlik görevlileri de hakkında güvenlik soruşturması yürütülenler arasında yer almaktadırlar ve özel güvenlik kimlik kartına sahip olmaları bu güvenlik soruşturması aşamasının olumlu sonuçlanmasına bağlıdır. HAGB özel güvenlik görevlisi olmak isteyen adaylar için sorun teşkil edilmemesi gereken bir aşamadır. Zira hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı kişi hakkında hüküm doğurmayan bir Soruşturması ve Arşiv Araştırma Yönetmeliği’nin fıkrasında güvenlik soruşturması “Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunup bulunmadığının, ahlaki durumunun, yabancılar ile ilgisinin ve sır saklama yeteneğinin mevcut kayıtlardan ve yerinden araştırılmak suretiyle saptanması ve değerlendirilmesini,” temsil kapsamda hakkında HAGB kararı bulunan şahsın adına başkaca bir tahkikat ve bu maddede sayılanların olmaması, kişinin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanmasının önündeki engeli kaldıracaktır. Çünkü HAGB şahsın adli sicil kaydında da görünmeyecektir. HAGB özel güvenlik görevlileri hakkında güvenlik soruşturmalarında sorun yarattığında ise yapılması gereken 60 günlük idari dava açma süresinin kaçırılmadan iptal davası sürecini başlatmak Güvenlik Soruşturması HAGBÖğretmen güvenlik soruşturması HAGB nedeni ile olumsuz sonuçlanan adaylar da bu işlemi tıpkı diğer kurumlarda olduğu gibi idare mahkemelerinde yürütülecek iptal davasına konu edebilirler. Öğretmenlik mesleği, atamalarının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Güvenlik soruşturmasının olumsuz değerlendirilmesi neticesinde ataması iptal edilen memurların hasım olarak MEB’i gösterdiği bir iptal davası açması gerekmekte olup, bu davayı idari işlemin kendilerine tebliğ edilmesinden başlayarak 60 gün içerisinde açmaları güvenlik soruşturması HAGB kararı neticesinde olumsuz sonuçlanan adaylar, haklarında verilen HAGB kararı nedeniyle ve bu kararın mahiyeti yönünden yalnızca belli başlı yetkililer ilgili hakim ve savcılar tarafından incelenebilecek bir arşivde saklı tutulması gerekçesiyle dahi bu iptal davasında kazanma şansı yandan HAGB alınan suçun niteliği ve öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayacak bir suç olması da ayrı bir önem arz etmektedir. Örneğin cinsel taciz suçundan HAGB alan bir öğretmenin kurum takdirinde; meslek gereği çocuklarla bir arada olacağı göz önünde bulundurulduğunda olumsuz değerlendirilmesi olasıdır. Bu durumda yine usulen HAGB kararlarına erişimin kısıtlı olması yönüyle işlemin sebep yönünden sakatlığı, iptali gerektirecektir. Kısacası HAGB memurluğa engel Yüz Kızartıcı SuçHAGB yüz kızartıcı suçlar için de uygulanabilen bir karar türüdür. Niteliği gereği bir mahkumiyet hükmü olmayan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı bireyin güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması için bir gerekçe değildir. Zira, HAGB ceza yargılamasının sonunda sanığa verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, gerekli olan koşulların varlığı halinde verilecek hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geriye bırakılması yani sanık hakkında verilecek hüküm ve hukuki sonuçların denetim süresi sonuna kadar Açıklanmasının Geriye Bırakılması HAGB; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 231. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması, sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılması, ve kamunun uğradığı zarar tamamen giderilmiş olması ve son olarak da; hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul etmiş olması halinde HAGB kararı verilmesi mümkün yüz kızartıcı suçlar bakımından uygulanabilme olanağı bulan bir kurumdur. Yüz kızartıcı suçlar DMK göre memuriyete engeldir ancak hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarının kişi hakkında bir hüküm doğurmaması ve ilgili savcı ve hakim dışında kimsenin erişimine açık olmaması gerekçeleriyle; sırf “yüz kızartıcı suçlardan alınmış bir HAGB kararı” güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden HAGB Memuriyet5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231/5 gereği; sanık işlediği suçun hukuki sonuçlarından muaftır. Bu sebeple; memuriyete giriş şartlarının düzenlendiği 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci maddesinde belirtilen 1 yıldan fazla kasten suç işlememe ve münhasıran sayılan suçları işlemiş olsa dahi bu durum memuriyete girmesine engel teşkil etmemektedir. Dolayısıyla, HAGB kararı memuriyete girmeye engel teşkil etmemektedir. FETÖ HAGB memuriyette ise insanların merak ettiği konu, FETÖ ile irtibatının bulunmasının memuriyete engel olup idareler suçun sabit olduğu gerekçesiyle, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci son fıkra hükmüne dayanarak işlem tesis etmektedir. İdare mahkemesi açılan yürütme durdurma istemli iptal davasında işbu hukuka aykırı idari işlemin iptali sağlanmaktadır. Zira kanunun açık hükmü gereği hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kişi hakkında hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. İdarenin bu keyfi ve hukuka aykırı işlemleri neticesinde birçok aday mağdur olarak HAGB disiplin cezası vermek için tek başına yeterli değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 131’inci maddesinde, “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahküm olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre bir ceza davasının varlığı disiplin soruşturmasını engellemez ve fiili işlediği öğrenildiğinde zaman aşımı sürelerine de DMK dikkat etmek suretiyle disiplin cezası verilmesinde hukuki bir engel bulunmamaktadır. İşlenen fiil memuriyetten çıkarma cezasını gerektiriyorsa kişinin memuriyetle ilişiği kesilebilir. Bu noktada HAGB kararı disiplin cezası verilmesine hukuki bir dayanak da oluşturabilir. Çünkü bu karar sanığın suçu işlediğini de hüküm altına HAGB memuriyet ile ilgili tarafımıza yöneltilen sorular bu nedenler güvenlik soruşturmalarının nasıl etkileneceği yönündedir. FETÖ üyeliğinden yargılanan ve HAGB alan memur adayları anayasal bir suç olan terör örgütü üyeliğinden ceza aldığı için güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanacaktır. Niteliği itibariyle memurluğa engel suçlardan olduğu için memur olarak atanmak mümkün Memuriyet Emsal Karar ANKARA MAHKEMESİESAS 2019/…KARAR2020/….DAVACI …………………VEKİLLERİ AV. UMUR YILDIRIME-Tebligat AdreslidirDAVALI MİLLİ EĞİTİM Hukuk Müşavirliği Milli Müdafaa Cad. No6/5 Kızılay Çankaya/ANKARAVEKİLİ …DAVANIN ÖZETİ ……………… Ortaokuluna ilk defa sözleşmeli Türkçe öğretmeni olarak atanan davacı tarafından, atamasının iptaline ilişkin tarih ve …. sayılı işlemin; daha önce de devlet okullarında görev yaptığı, herhangi bir engel halinin bulunmadığı, ayrıca işlemin sebebinin bildirilmediği ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ÖZETİ Davacı hakkında yürütülen güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle atamasının yapılmadığı, işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği MİLLETİ ADINAKarar veren Ankara 11. İdare Mahkemesince, duruşma için önceden belirlenen …. tarihinde davacı ve vekili Av. Umur Yıldırım ile davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili …….’in geldiği görülerek, taraflar usulünce dinlenip duruşmaya son verildikten sonra, dava dosyası incelenmek suretiyle gereği …………….. Ortaokuluna ilk defa sözleşmeli Türkçe öğretmeni olarak atanan davacı tarafından, atamasının iptaline ilişkin tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş, 128. maddesinde, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hükmü yer almış, 70. maddesinin ikinci fıkrasında da, hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği kuralına yer sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/A-5 maddesinde; “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan haliyle 48/A-8 maddesinde ”Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak.” şartları Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmış, aynı maddenin B bendinin 2’nci alt bendinde, “Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak.” özel şartlar arasında sayılı sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin dava konusu işlemin sebebini oluşturan suç tarihinde yürürlükte olan 1. fıkrasında, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişinin, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, 2. fıkrasında bu suçtan dolayı açılan davada mahkemece, birinci fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği, 3. fıkrasında hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişinin, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlü olduğu, … 5. fıkrasında da tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verileceği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verileceği hükümlerine yer dosyasının incelenmesinden; davacının ……Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği bölümü mezunu olduğu, 20… yılı Şubat dönemi sözleşmeli öğretmenlik alımı kapsamında tercihte bulunan davacının, … İli, …İlçesi, …….. Ortaokuluna atamasının yapıldığı, ardından hakkında yürütülen güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle atamasının iptal edilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı konusu uyuşmazlıkta; davacının …………… Ortaokuluna yapılan atamasının hakkında yürütülen güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle iptal edildiği, buna ilişkin olarak ………. Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünden gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden davacının Kullanmak İçin Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kabul Etmek veya Bulundurmak’ suçundan ……. 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin tarih ve E… ve K2013/… sayılı kararı ile hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği belirtilen ilgili mevzuat hükümlerinden, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan ve yapılan yargılama sonunda hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişinin, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde açılmış olan davanın düşmesine karar verileceği, aksi halde davaya devam olunarak hüküm verileceği dava dosyasına sunulan ve UYAP Entegrasyon kayıtlarından edinilen bilgi ve belgelere göre davacının adli sicil kaydının temiz olduğu, öte yandan ……..1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin tarih ve E……, K2013/… sayılı kararının tarihinde kesinleştiği, daha sonra …….. 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin tarih ve E…, K… sayılı kararı ile sanık …. davacının Kullanmak İçin Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Satın Almak suçundan sabit olan eyleminden dolayı 6545 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik öncesindeki 5560 sayılı Yasanın ile değişik 5237 sayılı Yasanın 191/2 maddesi gereğince verilen bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine uygun davrandığı anlaşılmakla TCK’nin 191/5 maddesi gereğince hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine’ karar verildiği, bu kararın istinaf kanun yoluna başvurulmadan tarihinde kesinleştiği durumda; davacı hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak suçunu işlediğinden bahisle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş olsa da, öngörülen tedavi ve denetim sürecinde tedbirlere uygun davrandığı ve neticesinde davanın düşmesine karar verildiği, davacının üzerine atılı fiili işlediği sabit olmakla birlikte, davanın düşmesine ilişkin kararın sonucu olarak suçun hiç işlenmemiş gibi kabul edileceği, diğer bir ifade ile bahse konu kararın davacı hakkında herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı açık olup, hakkında ……. 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin tarih ve E2012/…., K2013/.. sayılı kararıyla verilen mahkumiyet hükmü bulunduğundan bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesi uyarınca atamasının iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık yandan; hukuka aykırı olan dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının, dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesi nedenlerle, dava konusu işlemin İPTALİNE, davacının bu işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal haklarının, dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ÖDENMESİNE, aşağıda dökümü yapılan 328,45 TL yargılama gideri ile uyarınca duruşmalı davalar için belirlenen TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta giderinin kararın kesinleşmesi üzerine istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 otuz gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf yolu açık olmak üzere, 10/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar Üye ÜyeSERPİL GENÇBAY ALİ PARLAR MURAT ŞENOCAK38343 167811 212517Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Güvenlik Soruşturması HAGB Üzerindeki Etkisi Sıkça Sorulan SorularGüvenlik soruşturmasında nelere bakılır?Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması memur adaylarına uygulanan bir prosedür olup kişi hakkında herhangi bir tahkikatın varlığı, adli sicil kaydı, Devlet Memurları Kanunu sayılan memuriyete engel suçlara karışıp karışmadığı, FETÖ/PDY bağlantısı irtibatı ve iltisakı olup olmadığı, FETÖ bağlantılı kurumlarda SGK kaydı, FETÖ bağlantısı olan okul- yurt- dershane gibi yapılarda bulunmuş olmak gibi durumlar incelenmektedir. Adayların HAGB nedeniyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı durumlarla karşı karşıya kalabilmekteyiz ancak makalemizde de ayrıntılı olarak bahsettiğimiz üzere HAGB nedeniyle tesis edilen bu idari işlemler hukuka aykırı olup iptali HAGB güvenlik soruşturmasında karşıma çıkar mı?Düşmüş HAGB ile kastedilen, 5 yıllık denetim süresi dolmuş ve HAGB’nin tüm şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve kişiye yönelik herhangi bir hüküm tesis edilmemiş olmasıdır. Kişiler, bu sürenin şartlara uygun geçirilmiş olması durumunda yargılama yapılan mahkemeye ve Adli Sicil Müdürlüğü’ne verecekleri dilekçe ile HAGB kararının düşürülmesini sağlarlar. Bu şekilde düşürülen HAGB kararı kişilerin güvenlik soruşturmasında engel teşkil İKM olmaya engel mi?HAGB kararı memuriyete engel teşkil etmemektedir. İdarelerin bu kararlara usulsüz olarak ulaşmak suretiyle kişiler hakkında ilişik kesme, atamalarını gerçekleştirmeme ya da güvenlik soruşturmalarını olumsuz değerlendirmeleri hukuka aykırıdır. Diğer memurluklarda olduğu gibi İnfaz Koruma Memuru- İKM’de de HAGB engel Arşiv Kaydında Görünür mü?HAGB arşiv kaydında görünür mü sorusunun cevabı bu kararın adli sicil kaydınızda görülmeyeceği yönünde olacaktır. Zira bu düzenlemenin amacı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231 uyarınca kişi hakkında hiçbir hukuki sonuç doğurmamasıdır. Bir askı süreci olan HAGB kararı 5 yılın sonunda kararı veren mahkemeye başvurularak düşürülür. Yani hukuk alanında hiç yargılama yapılmamış ve karar verilmemiş gibi sonuçlar doğurur. Bu sebeple HAGB kararı adli sicilde görülmez ve ilgili hakim ve savcı haricinde bu kararlara ulaşılması hukuka aykırıdır. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması güvenlik soruşturması üzerindeki etkisi idari davalar için önemlidir.
Okuyacağınız blog yazısı; bir ceza mahkemesinin yargılama neticesinde sanık hakkında cezaya hükmetmesinin, aynı sanık hakkında daha önceki bir tarihte verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması “HAGB” kararına etkisi hakkında yazılmıştır. Bu kapsamda sonraki tarihli suçun işlenişindeki manevi unsur olan kast ya da taksirden hangisinin varlığı halinde HAGB kararının ortadan kalkacağı ile sonraki tarihli mahkûmiyet kararının HAGB kararını ortadan kaldırması için mahkûmiyet hükmünün tesis edildiği tarihin mi yoksa hükme konu olan suç fiilinin işleniş tarihinin mi esas alınacağı konuları değerlendirilecektir. MEVZUAT HÜKÜMLERİ HAGB kurumu, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu “CMK” düzenlenmiştir. CMK “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” CMK “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez” CMK “Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.” CMK “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak; a Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine, b Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, c Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.” CMK “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.” CMK “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” 2. HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER Kanun; ilgili maddenin 6, 8, 10 ve verilmiş bir HAGB kararının ortadan kalkması ve hüküm kurulması için açıkça “kast” unsurunu aradığını belirtmiştir. Buna göre suçlu bulunan fakat hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan kişi hakkında 5 yıllık bir denetim süresi uygulanacak; 5 yıl içerisinde herhangi bir kasıtlı suç işlememesi halinde hakkında kurulmuş hüküm tamamen ortadan kalkacaktır. Kanunun “kast” unsurunu aradığı, dolayısıyla sonraki tarihte işlenen taksirli suçların HAGB hükmüne etki etmediği Yargıtay kararlarında da açıkça belirtilmiştir “Denetim süresi çerisinde işlenen ikinci suçun, 5 yıllık çocuklar için 3 yıllık denetim süresi içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. İkinci suçun kasıtlı bir suç olması ve denetim süresi içerisinde işlenmesi, hükmün açıklanması için yeterlidir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra bu mahkemenin ihbarı üzerine HAGB karar veren mahkeme dosyayı yeniden ele alacak, duruşma açacak, sanığı duruşmaya meşruhatlı davetiye ile çağıracak gelirse ifadesini alacak, sonuçta CMK’nin 213/11. maddenin birinci cümlesi gereğince hükmü aynen açıklayacaktır. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. Ancak ikinci suçun taksirle veya bilinçli taksirle işlenmesi durumunda hüküm açıklanamayacaktır[1][2].” “…iddia olunan kasıtlı suçun unsurlarının oluşmadığı veya kasıtlı bir suçun aslında trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma veya taksirle yaralama vb. gibi bir başka suçu oluşturduğu kanaatine varılırsa, sanığın açıklanması geri bırakılan hükümden sonra işlemiş olduğu kasıtlı bir suçtan da söz edilemeyecek ve önceki hüküm açıklanamayacaktır[3].” HAGB kararının ortadan kalkması ve kişi hakkındaki hükmün açıklanması için söz konusu kasıtlı suç fiilinin mutlaka HAGB kararının kesinleşmesinden sonraki bir tarihte işlenmesi gerekir. Yani HAGB kararı aleyhine kanun yoluna başvurulup karar onanarak kesinleştiyse bu tarihten; HAGB kararı aleyhine kanun yoluna başvurulmadıysa başvuru süresinin bittiği tarihten; ya da kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı için verildiği anda kesinse bu tarihten itibaren 5 yıl içerisinde işlenen bir kasıtlı suç fiili olmalıdır. Nitekim Yargıtay kararlarında da bu husus açıkça belirtilmiştir “Somut olayda; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın denetim süresi içerisinde işlediği iddia edilen suç tarihinin 30/01/2015 olduğu, sanık hakkındaki 12/12/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 10/03/2015 tarihinde kesinleştiği ve 5 yıllık denetim süresinin de kesinleşme tarihinde başladığı, dolayısıyla 30/01/2015 tarihli yeni suçun denetim süresinde işlenmediği anlaşıldığından, bu suç sebebiyle CMK’nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir[4].” “Deneme süresi içerisinde suç işlendiğinden söz edilebilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi, daha sonra 5 yıllık deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suçun işlenmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada, sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına tarihinde karar verildiği, kararın tarihinde kesinleştiği, 2. suçun ise tarihinde işlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, sanığın, henüz deneme süresi başlamadan önce tarihinde Afyonkarahisar 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/04/2014 tarih ve 2013/487 esas, 2014/82 sayılı ilamına konu suç üstlenme suçunu işlediği belirlendiğinden, mahkemece CMK’nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır[5].” Sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemez ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranırsa, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçun hapis ya da adli para cezasını gerektirmesinin bir önemi yoktur. Yine söz konusu suç re ’sen kovuşturulan bir suç olabileceği gibi takibi şikâyete bağlı bir suç da olabilir[6]. Sanığın kasten yeni bir suç işlediğinin tespiti bakımından, sanığın işlediği yeni suçtan ötürü hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi gereklidir[7]. HAGB kararı verilebilmesinin şartlarından birisi belirtilen “Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması” dır. Dolayısıyla önceki tarihli bir taksirli suç, HAGB kararına engel olmayacaktır.“…yine daha önceden bilinçsiz ya da bilinçli taksirli bir suçtan dolayı mahkûm olma da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturmaz[8].” Aynı şekilde daha önceki tarihli kasıtlı bir suç fiili sebebiyle kovuşturma yapılıyor olması da HAGB kararını engellemeyecektir.“Sanık hakkında başka kasıtlı bir suçtan ötürü muhakemenin gerçekleştiriliyor olması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını engellemez[9].” 3. SONUÇ Yukarıdaki Yargıtay kararları ve doktrin alıntılarına binaen yapılan açıklamalar neticesinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır HAGB kararı verilen kişinin, kararın kesinleşmesiyle başlayan 5 yıllık deneme süresi içerisinde herhangi bir kasıtlı suç fiili işlememesi gerekmektedir. Söz konusu deneme süresi içerisinde işlediği herhangi bir taksirli suç –bilinçli taksir olsa bile- HAGB hükmünü ortadan kaldırmayacak ve dolayısıyla hüküm açıklanmayacaktır. HAGB kararı verilen kişinin; deneme süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçun, deneme süresi sonrasında kesinleşmesi halinde de hüküm açıklanacaktır. Yani sonraki tarihte ve deneme süresi içerisinde işlenen kasıtlı suçun deneme süresi içerisinde kesinleşme zorunluluğu yoktur. HAGB kararının ortadan kalkması ve hükmün açıklanması için; kasıtlı suç fiilinin mutlaka deneme süresi içerisinde işlenmesi gerekmektedir. Önceki tarihte işlenmiş olup kovuşturma devam ediyorsa yahut önceki tarihte işlenmiş olup kesinleşmemişse veya HAGB kararı verildikten sonra işlenmesine rağmen henüz HAGB kararı kesinleşmeden önce işlenmişse dahi hiçbir şekilde HAGB kararına etki etmeyecek, dolayısıyla hüküm açıklanmayacaktır.
ADANA SULH CEZA MAHKEMESİNE DOSYA NO İTİRAZ EDEN SANIK MÜDAFİİ MÜŞTEKİ KONU Mahkemeniz tarafından verilen 12 Tarih ve 13 E, 11 K Sayılı Kararına İtirazlarımız İle Kararın Ortadan Kaldırılması ve Sanığın Beraatine Karar Verilmesi Talebimiz Hakkında. AÇIKLAMALAR Sayın Mahkemeniz tarafından 13 tarihli celsede, Sanık hakkında tehdit suçundan dolayı 5 ay hapis ve hakaret suçundan dolayı TL adli para cezasına hükmedilmiş ve her iki ceza için de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. İş bu karara itirazımızı bildirir süre tutum dilekçesi daha önce tarafımızca sunulmuştur. Gerekçeli kararı 15 tarihinde tebliğ almış olmakla süresi içinde karara karşı itirazlarımızı sunuyoruz. İTİRAZ NEDENLERİMİZ; 1-KARARA DAYANAK YAPILAN ADLİ TIP KURUMU RAPORU YETERSİZ VE HATALIDIR. Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu, düzenlediği raporda; dokuz ayrı muayene sonucundan bahsetmiştir. Ancak raporun sonuç kısmında sadece Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından yapılan muayenelerin değerlendirilmesi ile müvekkilin cezai sorumluluğuna ilişkin görüş beyan edilmiştir. Raporda diğer muayene sonuçları dikkate alınmamış ve neden dikkate alınmadığı da açıklanmamıştır. Ayrıca raporda esas alınan muayene raporlarının tarihlerine bakıldığında 2 ve 3 numaralı muayene raporlarının dışındakilerin suç tarihinden çok sonraki döneme ait olduğu görülecektir. Türk Ceza Kanunu’nun 32/1. maddesinde düzenlenen cezai sorumluluk şartı suçun işlendiği tarih itibari ile olması gereken ve ancak bu halde ceza verilmesini gerektiren bir şarttır. Bu bakımdan dosyada mübrez Adli Tıp Raporunda bahsedilen muayene raporlarından esas alınması gerekenler; Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 5 giriş, 6 çıkış tarihli 1187234 protokol no’lu tutanağıdır. Nitekim isnat edilen suç tarihi 5 olarak gösterilmiştir. Sayın Mahkemeniz tarafından da bilindiği üzere müvekkilin suç tarihi itibari ile cezai ehliyetinin olup olmadığı konusunda en doğru bilgiyi suç tarihine en yakın muayene sonuçları verir. Zira suç tarihinde var olan ve cezai sorumluluğu kaldıran akıl hastalığı, daha sonra ortadan kalkmış olabilir. Yukarıda bahsettiğimiz iki muayene sonucunda da müvekkilde paranoid tutum, abuk subuk konuşmalar gözlenmiş ve psikoz, şizofreni, şizoaffektif bozukluklar ve manik tip tanısı konulmuştur. Özellikle 2010 yılında, yani isnad edilen suçu işlediği belirtilen yıl müvekkilde mevcudiyeti tespit edilen bu akıl hastalıkları, kesinlikle TCK madde 32 uyarınca cezai sorumluluğu ortadan kaldıracak mahiyettedir. Suç tarihi esas alınarak bu iki muayene raporunun değerlendirilmesi ile oluşturulması gerekirken, suç tarihinden çok sonra 2012 ve 2013 yıllarındaki muayene raporlarının değerlendirilmesi ile oluşturulan adli tıp raporunun karara dayanak yapılması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır. Adli Tıp Kurumu tarafından müvekkilin gözlem altına alındığı süre de cezai ehliyeti konusunda karar vermek için yeterli değildir. Zira, müvekkil Adli Tıp Kurumunda 3 ve 8 tarihleri arasında olmak üzere, sadece beş gün kalmıştır. Beş gün içinde bir kimsenin ceza almasını gerektirecek derecede akıl hastalığı olup olmadığının saptanması mümkün değildir. Nitekim müvekkilin yukarıda bahsettiğimiz hastane raporlarında saptanan akıl hastalıkları da kısa sürede kendini gösteren, sürekli dışarıdan hissedilen hastalıklar olmayıp, zaman zaman aniden etkileri görülen hastalıklardır. Bu tür akıl hastalıkları gizli hastalıklar olup, beş gün gibi kısa süre içerisinde gözlemlenmesinin mümkün olmadığı herkesçe de bilinen bir gerçektir. Müvekkilin akıl hastalığı olduğu, düşünce ve davranışlarını yönlendirme problemi yaşadığı konuşmalarına da yansımaktadır. Müvekkil akıl hastasıdır. Mahkeme kararında gerekçe olarak gösterilen tanık beyanında dahi tanık Şaban Çiçekli, müvekkilin normal olmadığını beyan etmiştir. Bu nedenlerle, müvekkilin akıl hastası olup olmadığının tespiti için makul bir süre gözlem altında tutularak yeniden bir rapor düzenlenmelidir. Şüphesiz ki bu durumda daha doğru ve hukuka uygun bir karar oluşturulabilecektir. Açıkladığımız gibi; Sayın Mahkeme tarafından gerekçeli kararda; Adli Tıp Raporu esas alınarak müvekkilin cezai sorumluluğunun tam olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Karara dayanak gösterilen rapor yetersiz ve hatalı olduğundan, mahkeme kararı da hukuka aykırıdır. İşbu sebeple karar ortadan kaldırılarak müvekkilimin beraatine karar verilmesi gerekmektedir. 2-KARARA DAYANAK GÖSTERİLEN TANIK BEYANI OBJEKTİFLİKTEN UZAKTIR. Sayın Mahkeme kararında; müşteki beyanları ile tanık Mehmet’in beyanlarının örtüştüğünü ifade ederek, bu hususun da kanaatinin oluşmasında etkili olduğunu belirtmiştir. Ancak tanığın beyanları objektiflikten uzaktır. Zira tanık, müştekinin çalışanıdır. Hal böyle iken işinden olma endişesi ile tanığın doğru ve objektif olarak beyanda bulunması beklenemez. Bu durum Sayın Mahkemenizin de malumudur. Aksi durum hayatın olağan akışına da aykırıdır. Tanık, beyanında her ne kadar olay sırasında olay mahallinde olduğunu belirtmişse de, sadece bu beyanı olayların anlattığı şekilde geliştiğini göstermez. Tanık, öncesinde ezberletilmiş gibi müşteki ile bire bir aynı ifadeleri kullanarak beyanda bulunmuştur. Bu durumdan dahi açıkça anlaşılmaktadır ki; tanık, müştekinin çalışanı olduğundan müştekinin yönlendirmesi ile beyanda bulunmuştur. Objektif ve gerçeğe uygun olmadığı bu denli aşikarken bu tanık beyanına dayanarak müvekkilimin cezai sorumluluğu olduğuna karar verilmesi yasaya aykırıdır. III-MÜVEKKİLİN CEZADAN KAÇMAYA YÖNELİK SAVUNMA VERDİĞİ YÖNÜNDEKİ GEREKÇENİN KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Müvekkilim, savunmasında müştekiye karşı atılı suçları işlemediğini beyan etmiştir. Bu şekilde ifade veren müvekkilimin cezadan kaçmaya yönelik savunmada bulunduğu gerekçesi ile aleyhine kanaat edinmek hakkaniyete aykırıdır. Müvekkilimin beyanları gerçeğe uygun olup, herhangi bir hukuka aykırılık söz konusu değildir. Müvekkil, beyan ettiği üzerine atılı suçları işlememiştir. Kaldı ki bir an için atılı suçlara uyan eylemleri gerçekleştirmiş olsa dahi kendisinde mevcut akıl hastalıkları cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle müvekkilim hakkında hükmedilen ceza hukuka uygun değildir. Yeniden adli tıp raporu alınarak, müvekkilimin atılı suçlar yönünden cezalandırılması yönünde karar verilmelidir. Açıkladığımız nedenlerle; Sayın Mahkemeniz tarafından verilen iş bu karar usul ve yasaya aykırı olduğundan itiraz etme zorunluluğu doğmuştur. Kararın ortadan kaldırılması ile sanığın beraatine karar verilmesini talep ediyoruz. SONUÇ VE İSTEM Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemeniz tarafından resen belirlenecek durumlar karşısında; Adana 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ nin 12 E, 13 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılarak, müvekkilin beraatine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. İtiraz Eden Sanık Müdafii
hagb sonrası suç işleme erteleme