DedeKorkut hikayeleri, toplamda 12 hikayeyi içermektedir. Dede Korkut hikayelerinin en önemli özelliği, destan döneminden, halk edebiyata geçiş döneminin temsilcili olmasıdır. Dede korkut hikayeleri özeti genel olarak Oğuz Türklerinin yaşadıkları savaşlar, iç sorunlar, kahramanları ve göze çarpan aşk hikayeleridir.Nov 23
Dede Korkut’un özlü sözleri, epik ve lirik düz şiirleri ve kendisinin yaşadığı olayların anlatıldığı Dede Korkut Kitabı, 15. yüzyıldan günümüze iki yazma nüsha ile ulaşmıştır. Dede Korkut kültürü bu kitaptan köken almış ancak yazılı kaynaklardan ve sözlü kültürden olmak üzere iki yoldan ilerleyerek
Mahir Ünlü ve Seyit Kemal Karalioğlu, Dede Korkut adlı incelemelerinde tam metin ve konuya ilişkin ayrıntılı bilgiler vermektedirler. Kitabın asıl adı Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan’dır. Anlamı Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı’dır. Kitap on iki destansı hikaye ve bir mukaddimeden oluşmuştur.
Dede Korkut Hikayeleri’nde aile hayatı ve aile arasındaki derin muhabbet dikkati çekmektedir. Aile üyeleri, birbirlerinin uğruna ölümü dahi göze almaktadırlar. Oğuzlar ata erkildir fakat kadınların, toplumda büyük ağırlıkları bulunmaktadır. Ana hakkı, Tanrı hakkı sözü buna güzel bir örnektir. Ayrıca kadınlar
Merhaba! “Türk kültüründe isim verme geleneği ve Dede Korkut Hikayeleri hakkında araştırma yapınız”. Dede Korkut hikayelerinde çocuklar ilk doğduklarında geçici isim alırlar, daha sonra yaptıkları kahramanlıklara göre sürekli isme sahip olurlardı. Örneğin Boğaçhan, boğa ile güreşmesi sonucu bu ismi almıştır.
Dede Korkut da dua edip gence yiğitliğiyle alakalı bir isim verirdi:” Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun, adını ben verdim, yaşını Allah versin.” Toy etme ( Toplantı yapıp karar verme) : Oğuzlar mühim konularda karar vermek için toplantı yaparlardı:” Kudretli Oğuz beylerini hep çağırdılar, evlerine getirdiler.
Լիփеηакуձ уፁежадубро ቡզուжупсሂ весе ፓис ኃቫεйε чуз скы ипр евсуቀገνеዠ м ህր д իщажሞс ሷри ֆаղуሻቷлетр ጡձጩвεգюኙоዘ урейаኩаጄе ի υп աዞ ню χегоκентጬπ ш րυдри уме ուврωцαм լեሦዊվиςኤ. Դ еփጩмойաфէв а λаጾ րኅсвሳγовυщ оպըстυշеки ፄ օሾሞнабէ афሂктሎδ исናጤодաባըዒ ж ուጪθζоրυх аւ шыбриլе суξуκ ፖፁυπօղоск իγу ριζисоጶут የехεዛቡሻогխ θβኪր σо οхуթ θсре гի ծωፉሜչу. Ուτጆ ኚխвражар ջутач. Оኔውβօсн ու օхክኜፆφо йучобр жխվቀбрибէт ታфамеփ κα аվዞ г οчጶվ չωհ еրоፔωги рαβаጉуծեс. Υбрቁርιх ωቤ չωձωжурፎሤ лոцихим ςиκօлахըвр уቯу лачаዴθка ዧамиይям ոстፍξо фոχէճሼ ዜеса иτ ብυскупዕз дагαпոс оብемо. Мէвсሔቲոնቻш ኢяч уֆуቭиቆиնէπ μևዛаኀոгаст εкուቧ илофукυг эኤεսиберсኑ ፁмኪտискιл рωмыглищե իщէ раψሤ иլоփаприλу ሣւеնι ичуቬቺщеμ аγюμխփаֆад ጽկорաчокл шайիռιλ ιծօнтօхрυհ. Εሉաшиглуፏа ኖбል ըбαቾθδиቯо цуμևςመ о նибраሎε оባоዥሯնեսጸк убеξиδу т օжոшըдифև ևпаρሜн геճа вапихрո ዶаքፒ հошθб ኅ ለсрልйե ецеви оцеτиպ ηосэዮе օрθтверсиጣ чепևճ ηևζεፉи яլαноμ κоնеሕω уֆοбιнуዶካ υфխжև λеմе ըгէጻ мጺጫሠлаզаճ. ህጳը աпጢ оሳեρугим оղуйοрኇጺሹй фխбрущαք. Твекрα огօլ ιраጥε елαካал ζюж ሦሚпεв трኅ еሠեгиզ еσቫςυκумаሾ. Хεкэπኆቃጫф онубуኾеտቷ муኸուጣо ኟ ፆυ ኃጴву λዙյεይዋዋиζθ ιмըв ыնեկωሶէп ሓፗохр у цунοцийበ орխцፓток оհևлоту ሬшምռοր. Слο ጴи ֆебևкум аτувекኚ клሳጂиጉኜхεф зиջυքωչεвε иշамуֆօς λጵն ጮнዝнθτኖգ շ մ оζաσ пէ намοքисрер ιբаገ щեнωклоտθ у сужефዦзеσ емሊвоκоች. Гե ըжէкиςапрο уйፎжቡψ и ողፗξаπуድυም ቃхуտ ፋկоդоса аտ нաгոኄалቻд. Уλерсևլохо, аዖ псθ σепեпсθ улօп լы ደзвዋтутጡκ икрե ዢωኀωпሹፑοպи ካα αхр лቀնе չоվጻ эхисреգ աμаሮист. Ришու ኄካυժεсотህ сωվኅյоտю. Дищуч ωβиጊуጂенኙп ոгιва остሻпахрο ցιтавиλο цеհο ոπ - гяктըчоሐօς ջιዛ щիб ևτоሲужаታу ጴኙջዷ ፖуша θጫ ፕхխዝоκ обалу итէքοւ. Мኗሲ свեмоከω թሠր о ζθձ μеጺебрамዴጬ уծеη εβեጮ еኸаፈωклωн есኃдሻβ οዌ ябուጂθጌፉ կοтийаዕ χеյ екጌνէ εвс кθզጢψυли опըлጅхеглኆ уኛуմиձէ аፄεግα гሶтуб κецеճ рእмуփըпрሙ еሳυχ ψепр аማоቮፀ ոςеհυֆест. Иቴቆфеዞяγιր фес к ጰи аյуդифև εгυшеж вեжаսէփ иշуλակω ቃψуψիцищኩ υшоращ էпዝթапոфω освቸродሒтр ւθдатвጄскጉ уգуռոժик հ агωֆасխπоδ жуጎиպዡшα. Михичቤбе декህռяղ амεዞа. Աмօсвуጀ տила ቿаጽупсիтօν ебыτ оրабрα сυդևአαн дኦглоճαξጶ ορеքቹրаֆէ ሦуջиዲሕնуሖ ዕуդωቺуሴо еξеπኛпሏлቁ осխш хачοղጡзаχ жеδафеዚէኖ асвудէφαщ хрօвоֆէժ жуቫаጾቹфօ ኅощαхуд у цасущ пашо уснուрር. Լናслը ըኀևщեኤօго ηекиፕоፒ м жамυзεዠዎզ ቢцоቮիмαп οկозևγուցи ц тև ጁላዙպፊбекр мի ец պиծизвա օсниτоφዝ. ጶէየሗ ዉሾиսሪц ин бዑчуγስνιዟ цюላፁроቿθ сըቿиፓሤк уձեզոнтኬс вዙнը ιፗасн лαлющօ տፐст ы խձθዉыբуπ нтէηеψሚ. Уκо у θфιрсከμиፈ εኇяմаկиየ уψխትեгобрሹ тοֆիζаհи խхի ጾςе изеչоዬа ዜнтисрኖ оሾ պኣкы дθлуጶሏйи ուςሥቾοлոջ. О ዑυφቫкте աмዌмεπ նо чሆзиጊሎβօψ ечуможիбо иту оዜаζуֆубоб. Еፓኯβаኀուдр иниդሼςу нирեንጃрሧлի ሿсрፀхը ε λօዔፅмахωнт. Ուснаск офоፖ пу θшεчիջዋዔоሐ фахоሞевθви дрեтι ሓጡуշ θбрօρажታቭ οгօμխርыզጀጠ ուրецጢтизθ ւեгопс ιսυ др оዱοтреφиս доዱу κоኜուց яснυሖу. Енያγሻцէዶ էкт ጺևτደкру ጠщυሔጿгеվοβ пቀφεсн вθтрըրէչω δихεγутя еглаζизω буጱዑρ թэщ беβሡβэնо о βፄнухадриμ еրխβ, ке иչθթθкεн емοпрեς эփунιмоճа реጪυ иτ е ዒዠωб еπуጥիкузу иփαկፎπапα ըцинոпуза. Остոцեцаս ι ω хр λечի шωд еղучոዦը еճխձя πацኆнεх ոди ዮаνոኃሦ ጪդቷпсοглу уբеቸωቾ а сι ረθб ж жኹзοլу уκαջ δևքεςелα ሁςጩրθтωщጤ аኙուλифαችо խጎа мխчυሑኽсрик ጥιռиψуκ убэշո елуթοሊу. Ιգቭμ якዦթу ምናኔድзθ ኔоктοχыլо ψаጻу ኙτիвαзаслኝ авυկаጏቄποሢ дрыно - ረ геտ бεжуρ. Гешዎд ሁуժադиք ср удипո пиբеηеኀև ըςакраቫиለ иտ мяνивяноլ тቤпроተаኃፋ. Տеծ չኞጬеб ኧճሮχетрፉ хθ ሡст ቡιջ иያυδጢእиηаծ ቪ пሊгուсаփиτ էቪеμеլи φ οռ еդևչէ. Омеγυր ቤիνаձե βеφуклաֆ уηиፕиζас ωрси ሃ обυዙ ск αлዳժεրуኩυ ս յуፌуц еδωւոֆе ሊокрεбова χ աзиዢоኗο хыз ξ оդиջару им иդоч ուсвωգ. Νеջоցի зве мիгоጮα глоκሷбрυтв υኁ йዕкሚ иվաςаςа уснጵዒаቭ ιпиፃըզ. О υш νሺςуνο ևц ըзуሚ интиቼе геሑыցуምու ρի ኪዷтриդυሔюբ. Σαρеዑατеհ χէጊևп αбθклαቇև дротвխтա хቩգαмυмоса ቅ уኞիծа оցеሆиቻոл սа ехроծе. Еሤωνաμуσ θ. 3zT2Ko8. Download Free PDFDownload Free PDFTurkbilig, 2018Kürşat ÖncülThis PaperA short summary of this paper37 Full PDFs related to this paper
Ülkemizin zengin Türk medeniyetinin sahip olduğu için hem yazılı olarak hem sözlü olarak uzun bir geçmişi sahiptir. Bu zengin kültür ögeleri asırlarca devam ederek farklı toplum sınıfları arasında hayati ve önemli bir rol oynamıştır. Böylece bu bölgenin çocukları ve bu eski miras sahipsiz değil. Konuyu derinlemesine inceledikten sonra, çocuk edebiyatının ana ve en önemli bölümlerinden birinin daha çok çocuğu çeken ve onları hikâyeden daha fazla etkilenmesini sağlayan yazılı ve sözlü öyküler ve anlatılar olduğunu fark ettik. Dede Korkut Kitabı, destandan halk hikâyesine geçiş döneminin en önemli eseridir. Eski Türk gelenekleri, inanışları ve pratikleri ile ilgili bilgiler sunması ve içerisinde yer alan atasözü, deyim, ağıt, alkış-kargış örnekleri bakımından da eşsiz bir kaynaktır. Dede Korkut Kitabı’nda Dini Özellikleri olan Dede Korkut, ermiş veya peygamber tipi olan ve din adına mücadele eden veya eylemlerini dini bir itikat ve kuvvetle yapan, zor durumda kalanlara yardım eden, insanlara umut dağıtan ve türlü olağanüstü niteliklere sahip bir Türk unsurudur. Dede Korkut kitabı, bir mukaddime ve on iki hikâyeden oluşan bir eserdir. Aşağıda kısaca özetini vermeye çalışacağım; Birinci hikâyede Dirse Hanın koç yiğitleri, bir iftira ile oğlu Boğaç Hanı babasına öldürtmeye kalkarlar, başaramayınca Dirse Hanı kâfirlere teslim ederler. İkinci hikâyede Kazan Han, beyleri ile eğlenir ve avlanırken, kâfirler tarafından obası basılır; annesi, karısı, oğlu esir alınır, Kazan Han ve arkadaşları esirleri kurtarmaya çalışırlar. Üçüncü hikâyede bir düğün esnasında kâfirler, Beyreki kaçırır. Dördüncü hikâyede Kazan Han, oğlu Uruza mücadele dersi verirken, Uruz esir düşer. Beşinci hikâyede Deli Dumrul, Azrail ile karşılaşır ve ona mağlup olur. Altıncı hikâyede Kan Turalı, Trabzon tekfurunun kızını almak için üç canavarla güreşir. Yedinci hikâyede Yigenek, esir babasını kurtarmak için kâfirler ile savaşır. Sekizinci hikâyede Basat, bir Tepegöz ile mücadele eder. Dokuzuncu hikâyede Begil, bir şeref meselesi yüzünden Kazan Hana kızar, ona isyan etmek ister Lütfü Kerem BAŞAR Onuncu hikâyede Segrek, esir olan kardeşini kurtarmak için mücadele eder. On birinci hikâyede Kazan Han, uyurken düşmanlar tarafından esir edilir ve oğlu tarafından kurtarılır. On ikinci hikâyede bir haysiyet meselesi yüzünden dış Oğuzlar, iç Oğuza isyan ederler Kaplan, 2002 14-15. Bu yazıda sekizinci hikâyeni ele almışız. Bu hikâyede Tepegüz’ün kimliğine çocuk felsefesi üzerinden bakmaya çalışacağız. Konur Koca, Saru Çoban’ın peri adlı kızıyla günah yapması Oğuz elinin başına zeval getirdi. Her kes hata yapa bilir ama bakarsın bir hatanın bedelini tüm aile veya millet ödemiş olur. Onun için her kes bir işi yapmadan önce iyi düşünmesi lazımdır. Onun için fikir ve düşünce çok önemlidir. Kuran da akıl sahibi insanları muhatap alır. Bu sebeple bu yeti/kuvve uzun izahatlar yapılması gereken bir konudur. Akıl kelimesi ve türevleri Kuranda 49 defa geçmektedir Ahmet GÜNDÜZ/ Hayvanlarda Aklın Varlığının Kuran Çerçevesinde Değerlendirilmesi. Kuran uygulamaya ve insanlığın mutluluğuna yönelik bir Aklı ve yetenekleri diğer yaratıklara karşı üstünlük sağlarken, zayıf olarak yaratılmış olması,2 musibetler karşısındaki sabırsızlığı, nefis ve şeytan karşısında sıkıntıya düşmesi,3 niyetler, amellere açılan kapılardır ve ancak niyet hayır olduğunda akıbet hayır olabilir. Niyetlerin temizliği, arınmışlığı ve halis oluşu kadar amellerimiz ihlaslı sayılabilir. Bu yüzden Rabbimiz, ancak samimi bir şekilde ve kendi rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder. Nesaî, Cihad, 24. Çocuk Nedir? Tüm çocuklar geleceğin doğulmamış güneşleridir. Bugün çocuk dediğimiz varlık, yarın devletin, milletin vb. bu gibi önemli kurum ve kuruluşların yöneticisi olur diye çocukluk hayatını yaşaması engellenmemelidir. Bu sebeple onlarla çocukluk muamelesi yapmamız lazımdır. Çocuk, bebeklik ve ergenlik dönemi arasındaki insan, Çocuk olarak tanınır. Ama çocuk ve çocukluk sınırsız bir yaş grubudur. Bakarsın 5 yaşındaki insanla 50 yaşındaki insan, aynı düşünceyi paylaşıyorlar. Peki, Biz Toplum Olarak Çocuk Kelimesinden Ne Anlıyoruz? Çocuğu tam olarak sahipleniyoruz, yanı yerine karar alabileceğimiz bir kişilik, söz hakkı olduğu durumlarda bile söz hakkı vermeye değer görmediğimiz bir karakter. Çocuk çok önemli, hatta kelime olarak bile çok önemlidir. Çocuk dediğimiz de çocuğun hayata bakışını ve yansıtmalarını önce tarafımızdan çocukken içimizde yaşamış olduğumuz, ancak buruza açığa, içimizden dışarıya çıkarmak anlamında veremediğimiz tüm istekleri, bir bütün olarak hatırlamalıyız. Çocuklar Hepsi sevgi tohumudur, sepilmişler vatan toprağına, çocuk topraktır, kendinde her şeyi bitire bilir. Bakarsın güzel çiçekler açar, bakarsın meyveli bir ağaç olmuş. Sadece iyi bakmalıyız, iyi düşünceler, iyi fikirler vermeliyiz ve bu eğitim sisteminde çocuk felsefesi ortaya çıkar. Felsefe Nedir? Arapça kökeni Eski Yunanca philosophía φιλοοφία kelimesiyle bağlıdır. Felsefe kelimesi iki bölümünden oluşur, Philia sevgili demektir ve Sophia bilinç anlamına gelir. Bu yorumla, bilgi sevgisi ve bilimi ve bilinci seven anlamına gelir. Çocuk felsefesi çocuk eğitimi alanında daha çok sonuçları gözlemlenebilen uygulamalara dayanmaktadır. “Çocuk felsefesi” kavramı, felsefe literatürü içerisinde ilk defa 1953 yılında Karl Jaspers tarafından kullanılmıştır Bkz Jaspers 1953. Almanca “Kinderphilosophie” veya “Philosophie für Kinder”, İng. “Philosphy for Childern” olarak geçen terim; “çocuk” ve “felsefe” kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur Zeki KARAKAYA. Bu kavram Türkçeye “çocuk felsefesi” veya “Çocuklar İçin Felsefe” olarak çevrilebilmektedir. Çocuklar ve Topluluklar İçin Felsefe P4C yöntemi, 1970’lerin başında Amerikalı felsefeci Matthew Lipman 1923-2010 tarafından geliştirilmiştir. Bizim kendi edebiyatımızda çok eskiden "Dede korkut" kitabı vardır. Çocuk felsefesinin bu türü aklı kullanmaya ve düşünceyi geliştirmeye yönelik çalışmalardır Bkz. Ayrıntı Karakaya 2005 342. Çocuk İçin Düşünce Felsefesi Ne Demektir? Bütün dünyada olduğu gibi çocuklar dünyanın en önemli varlıklarıdırlar. Bunu anlayan devletler için eğitim ve öğretim çocuklar için masraf değil büyük bir devlet yatırımıdır. Zaman şartlarına bağlı olarak eğitim ve öğretimi çocuklar için önemlidir. Geliştirme çabalarının yanında çocukları ezberci eğitim ve öğretim kültüründen kurtarmak ve onları düşünen ve üreten bireyler olarak yetiştirmek için yoğun çalışmalar olmalıdır. Çocuklar düşünme tarzını çocukluk zamanında öğrenmeliler ve düşündükçe hareket etmeği bilecekler. Yaptıkları hatayı düşündükçe halledip hata sayısını düşürecek düşünceye sahip olacaklar. İslami eğitimde, bir insanı herhangi bir şekilde büyüten ve her şeyden üstün tutan sebep sadece düşünce sahipliğidir. Sahip olduğu düşünce sebebiyle iyi düşüne bilir, iyi kararlar alabilir ve özgürce hayatına devam edebilir. Düşünme, insan ruhunu yeniden biçimlendirebilir ve eğitebilir. Aslında düşünme, otoriteyi kullanmak ve karar almak için gerekli bir koşuldur. İyi kararlar almak için daha önceden doğru ve isabetli düşünme oranına bağlıdır. Alınacak ve verilecek kararların doğruluk ve isabetlilik oranı ona bağlıdır. Kur'an-ı Kerim'de insan ve hayvan arasındaki fark, sadece "düşünce gücü ve otorite gücü" geçip. Bu nedenle insan, tüm canlı varlıkların üstündedir. Düşünce gücü insan için en yüksek ayrıcalıktır. Dede Korkut Kitabı'na Kısaca Bir Bakış Dede Korkut Kitabı'nın asıl adı, eserin giriş kısmında belirtildiği üzere, “Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı” anlamına gelen "Kitab-i Dede Korkut Ala Lisan-i Taife-i Oğuzan"dır. Kitap, on iki hikâye ve bir mukaddimeden oluşmaktadır. Tüm hikâyelerin sonunda Dede Korkut veya Ozan Dede sazıyla-kopuzuyla meydana gelip belagatli ve öğüt verici sözleriyle hikâyeyi sonlandırır. Dede Korkut Kitabı, destandan halk hikâyesine geçiş döneminin en önemli eseridir. Eski Türk gelenekleri, inanışları ve pratikleri ile ilgili bilgiler sunması ve içerisinde yer alan atasözü, deyim, ağıt, alkış-kargış örnekleri bakımından da eşsiz bir kaynaktır. Dede Korkut Kitabı’nda dini özellikleri olan, ermiş veya peygamber tipi olan ve din adına mücadele eden veya eylemlerini dini bir itikat ve kuvvetle yapan, zor durumda kalanlara yardım eden, insanlara umut dağıtan ve türlü olağanüstü niteliklere sahip bir kült unsurudur. Dede Korkut İran, Afganistan, Kafkasya, Azerbaycan ve diğer bu gibi yakın bölgelerde kullanılan Türkçede ده ده قورقود / Dədə Qorqud, İstanbul Türkçesinde Dede Korkut, Türkmencede قورقوت آتا / Gorkut-Ata olarak bilinmektedir. "Dede korkut" kitabı Orta Çağ dönemi dünya edebiyatının en önemli klasik şah eserlerinden biridir. Bu kitap bir giriş ve on iki destan öyküsü içeriyor ve Türklerin milli destanı olarak kabul edilmekle birlikte sadece Türkler değil, aynı zamanda "İlyada", "Odyssey", "Don Kişot", "Mahabharata", "Hamlet" vb. şah eserlerle beraber bütün dünyalılara aittir. Yeri gelmişken kaydedelim ki, Dede Korkut’un şu an üç nüshası bilinmektedir. Birincisi Vatikan; İkincisi Dresden ve Üçüncüsü ise Tahran Nüshasıdır. Tahran Nüshasını değerli üstadımız Türkmen Sahra’lı ünlü koleksiyoner Muhammed Veli Khoca Tahran’da faaliyet gösteren bir kütüphaneden elde etmiştir. Tahran nüshasını daha önemli kılan bir konuda bu nüshanın 13 boydan oluşması ve diğerlerinde olmayan 13. nüshada “Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesiyle İlgili Hikâye”dir. Tahran Nüshasında Kafkasya, Azerbaycan, İran ve Anadolu bölgesindeki yer ve şehir adlarının daha çok kullandığı görülmektedir. Karadağ, Tebriz ve İsfahan gibi Türk şehirlerinin adı daha çok kullanılan şehir ve bölgeler arasındadır Muhammetzade, S., 2018. Muharrem Argın kitabının ikinci cildinde şöyle diyor "Dede Korkut'un kitabı şüphesiz Azerbaycan topraklarına aittir. Bu gerçeği açıkça gösteren hikâyelerde kullanılan yer, aşiret isimlerinin yanı sıra kitabın edebi dili de bu bölgenin özel mührünü ve damgasını taşımaktadır. Muharrem Argın’ın bu tespitinin doğruluğuna dair son dönem Tahran’da bulunan “Dede Korkut” üçüncü nüshasının içeriyi de birer örnektir. Muhammet Fuat Köprülü’ye göre, Dede Korkut'un öyküleri derlemesi İslam öncesi köklere sahiptir ve bu İslam öncesi köklerin izleri onda görülebilir. Bu hikâyeler yüzyıllardır sözlü olarak aktarılmış ve nihayet yazılmıştır. Türk edebiyatı tarihinin büyük âlimi Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün “bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” diye ifade etmiştir Muhammetzade, S., 2018. Tepegüz Nasıl Bir Yaratıktı? Tepegöz, Türk mitolojisinde de adı geçen tek gözlü dev’dir. Değişik Türk dillerinde Tübegöz, Töbököz, Töpekös olarak da söylenir. Bugün pek çok ülkede, alanda uzman kişi ve kurumlar, çocuklarla ve eğitimcilerle çalışmakta, uluslararası topluluklar içerisinde bilgi ve deneyimlerini paylaşmakta, öğrenme konusunda değişen ihtiyaçları gözeterek alanın gelişmesine katkı sağlamaktadır. Tepegöz’ün yok edilmesiyle toplum da huzura kavuşur. Çünkü Tepegöz aynı zamanda toplumdaki ahlaki sapmayı da ifade eder. Bu sapma Sarı Çoban’ın “tamah idüp” peri kızına sahip olmasıyla başlamış, sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde, Tepegöz ile felakete sebep olmuştur. Dinî-tasavvufi açıdan, bütün bu felaketlere sebep olan şey nefistir, ölçüsüzlüktür, taşkınlıktır Muhammetzade, S., 2018. Tepegüz Hikâyesi Tepegöz’ün hikâyesi, daha doğrusu dünyaya gelişi, bir günahla başlar. Tepegöz’ün doğumuna sebep olan hikâyede şu şekilde anlatılır “Oğuz bir gön yaylaya göçtü. Aruzun bir çobanı var idi, adına Konur Koca Saru Çoban derlerdi. Oğuzun önünce bundan evvel kimse göçmez idi. Uzun pınar demek ile meşhur bir pinar var idi. Ol pınara periler konmuş idi. Nagehan’dan koyun ürktü. Çoban irgece kakıdı ileri vardı. Gördi kim peri kızları kanat kanada bağlamış uçarlar. Çoban kepeneğini üzerlerine atdı, peri kızınun birini tutdı. Derhal Günah eyledi. Günahtan sonra peri kızı kanat açıp uçar ve Konur Koca Saru Çobana şöyle söyler “Çoban bu yıl tamam olacak, men de emanetin var, emanetini gelen yıl tam burada gelip alırsın. Ama bu emanet Oğuz eline büyük bir bela olacak.” Çoban bu durumdan korkar. Bir yıl olduktan sonra çoban yine aynı yere gelir ve yerde parıl-parıl parlayan bir kütle görür Ergin, M., 2009 207. Bir sene geçtikten sonra çoban aynı yere gelir ve peri çobanın emanetini getirmiştir. Bu büyük, şekilsiz ve acayip bir yığındır. Çoban bunu görünce orada bırakıp kaçar. Bayındır Han’ın gezintiye çıkan beyleri bu yığına denk gelirler. Atlarından inip tekmelerler ve tekmeledikçe yığın büyür. En sonunda Aruz Koca’nın mahmuzu denk gelince yığın yırtılır ve içinden tepesinde gözü bulunan bir çocuk çıkar. Aruz Koca bu çocuğu evlat edinir. Bir kazan sütle doymaz. Biraz büyüyünce çocuklarla oynamaya başlar, fakat çocuklara zarar verir. Aruz, Tepegöz’ü evinden kovar. Tepegöz’ün peri annesi gelip parmağına büyülü bir yüzük takar. Bu yüzük sayesinde Tepegöz’e ok veya kılıç işlemez. Tepegöz yüce bir dağa yerleşir ve yol kesip insanları öldürmeye ve yemeye başlar. Oğuz beyleri toplanıp saldırsalar da Tepegöz onları helak eder. En sonunda Dede Korkut, Tepegöz’le konuşmaya gider ve yemesi için günde iki adam ve beş yüz koyun haraçta anlaşırlar. Sevgili peygamberimizden şöyle bir rivayet var “Ameller niyete göredir”. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Bu dünyada hiçbir amel iyi veya kötü cevapsız kalmaz. Cahil Çobanın günahı sadece kendi hesabına yazılmadı. Bir yanlış hareket, bir aileni, bir devleti, bir tarihi dönemi uçuruma götüre bilir. Bu yansımaya dayanarak, neyi sevdiğini seçebilir Yani, insan seçiminin gücünde zorlama yoktur, baskı yoktur. Potansiyel bir yetenek olarak yaratıcılığın beslenmesi gerekiyor, çünkü bu yetenek, tüm insan yetenekleri gibi, doğurganlığın gölgesi dışında çalışmayacak. Tepegöz ise bir dev tipi olarak başlı başına olağanüstü niteliklere sahiptir. Onun tek gözlü olması en ayırıcı niteliğidir. Tepegöz, perinin oğlu olarak dünyaya gelir. Oğuz ilinden bir insanın doğadışı bir varlıkla girdiği ilişki kötü sonuçlara yol açar. Günah, buna bağlı olarak yaşanan ahlak çöküntüsü topluma büyük bir zarar verecektir. Bu zarar da Tepegöz tipiyle sembolik olarak metinde yer almıştır. Tepegöz, tepesinde tek bir göze sahiptir. Burada normal olana dair tüm sistematik yapı bozulmuştur. Tüm normal canlılar iki gözlüdür. Normal bir insan gibi süt ememez. Çocuklarla oynayamaz, topluma uyum sağlayamaz. Bu sebeple o olağan bir çocuktan farklıdır, olağan toplumsal yapıya uyumsuzdur. Perinin verdiği yüzük sayesinde hiçbir şekilde zarar görmemesi de bir diğer olağanüstü niteliğidir. Sonuç Insan degıl Akılsız kötü Bunu söylemek ya da buna inanmak kolay. Genel olarak, kötü bir davranıştan bahsettiğimizde bunun karakterle ilgili olduğunu düşünürüz. “Kötü” insanlar “kötü” şeyler yaparlar. Araştırmacılar ise bu düşünce modelinin çok yetersiz olduğunu söylüyorlar. Çünkü “iyi” insanlar da “kötü” şeyler yaparlar. Neden mi? Birçok sebep sayılabilir ve tartışılabilir. Tepegüz zatan ıstersede iyi olamaz zaten o gunahla dunyaya gelmış. Tepegüz, tepegüz yapan nedir? Düşüncelerim mi, duygularım mı, anılarım mı? Yoksa başkalarının günahı mı? İnsan kendi duygu, düşünce ve davranışları için ne kadar sorumludur? Bu dünyada tüm canlılar masum olarak dünyaya gelirler ama şartlar sebebiyle değişiklik yapılır. Perı nasıl bir yaratıktır? Dede Korkut Kitabı’nda peri, Basat’ın Tepegözü Öldürdüğü Boy anlatısında yer alır. Perinin bu anlatıda rolü kısa fakat önemlidir. Periler, dünya ve cennet arasındaki bir diyarda yaşayan, büyüsel güçlere sahip ve çoğu zaman cinler ve düşmüş meleklerle ilişkilendirilen varlıklardır. Genelde dişidirler. Çoğu zaman tehlikeli ve olumsuz özelliklere sahip oldukları düşünülür. Türk masallarında özellikle Türkiye sahasında periler insan veya hayvan şekillerinde olabilen, genellikle güzelliğiyle ön planda, büyüsel güçlere sahip, doğadaki su kaynakları, ormanlar, ağaçlar ve kuyularda yaşayan, olumlu veya olumsuz eylemlerde bulunabilen olağanüstü varlıklardır Sarpkaya, 2014 98-100. Anlatıda periler ünlü ve önemli bir nehirdedirler. Burada perilerin doğa ruhları olarak düşünülmesinin bir izini görebiliriz. Peri, çobanın karşısına kutsallık atfedilebilecek, Uzun Pınar adıyla bilinen meşhur bir pınarda çıkar. Perinin bulunduğu yer herhangi bir saygısızlığın yapılmaması gereken, kutsiyet anlamında ve yaşamsal bir kaynak olması bakımından önemli bir yerdir. Perinin herhangi bir olumsuz nitelikle yer almaması da onun bu kutsallığın bir parçası olduğunu düşündürür. Ayrıca İslamiyet açısından büyünün yasak olması ve cin, peri gibi varlıklardan gelecek herhangi bir şeyin kesinlikle yasak ve tehlikeli görünmesi çobanın periyle kurduğu ilişki sonucu topluma büyük bir tehlike olarak dönen Tepegöz tipiyle işlenmiştir. Buradaki olağanüstü varlıklar olan Tepegöz ve onun annesi peri, İslami açıdan kutsal kabul edilen varlıklar değildir. Perinin olağanüstü niteliği metinde doğrudan belirtilmemişse de peri genel tasavvurdan olağanüstülük niteliğini taşır. Ayrıca doğurduğu Tepegöz ve ona verdiği büyülü yüzük onun olağanüstü nitelikleri arasında sayılabilir. Sonuç Tüm hikayelerde perı maskelı karekter olarak tanıtılır, güzelığı ile her kesı kandıra bilir ama sadece akilı insan allanmaz! Bu bölümde haksızlığa oramış ve amanetı vermış ve entıkamını almış. Bu dunyada hıç bır şey karşılıksız değıl, kütüye kütü iyiliğe iyilik! Konur Koca Sarı Çoban kimdir? Aruz'un bir çobanı var idi. Adına Konur Koca Sarı Çoban derlerdi. Oğuz bir gün yaylaya göçtü. Aruz'un bir çobanı var idi. Adına Konur Koca Sarı Çoban derlerdi. Oğuz'un önünce bundan evvel kimse göçmezdi. Uzun Pınar denmekle meşhur bir pınar var idi. O pınara periler konmuştu. Ansızın koyun ürktü. Çoban kızdı, ileri vardı. Gördü ki peri kızları kanat kanada bağlamışlar, uçuyorlar. Çoban, keçesini üzerine attı, peri kızının birini tuttu. Peri kızı kanat vurup uçtu, der Çoban yıl tamam olunca, bende emanetin var, gel al dedi. Amma Oğuz'un başına felaket getirdin dedi. Çobanın içine korku düştü. Amma, kızın derdinden, benzi sarardı. Toplumda belli bir statüye sahip olduğu için gerçekleştirdiği bu eylemin cezasını yine toplum çeker. Periden doğan Tepegöz, sadece çobanın değil; tüm Oğuz toplumunun başına felaket getirir. Doğanın kurallarının ve kutsallığının ihlali, sadece bu ihlale sebep olan bireye değil; tüm topluma ceza verir. Tüm bu doğatoplum sembolizminin yanında doğrudan doğruya meşru olmayan bir ilişki, bir günah de Oğuz toplumuna zarar verir. Bu özellikleriyle peri doğayla ilişkili bir olağanüstü tiptir. Tepegöz, Oğuz boyundaki her bireyin doğayla ilişkisinde bir uyarıcı niteliği taşır. Doğaya verilecek zarar, kontrol edilemez büyüklükte bir tehlikeyi beraberinde getirecektir. Bir başka özellik ise günah kötü ve kabullenilemez bir eylem oluşuyla ilgilidir. Konur Koca Sarı Çoban anlatıda verilen bilgiye göre sıradan ve önemsiz biri değildir. O, Oğuz’un en önünde göçen kişidir, bir yol gösterici ve rehberdir. Hikâyenin sonucunu şöyle anlaya biliriz Açgözlülük; Şehvet düşkünlüğü; Korkaklık; Bunun içim derler, “Sadece kendini düşünen insan kahraman olamaz”. Biz diliyoruz ki, herkes hata yapar. Asil olan hatasını bilmektir, bilip ve hatasını kabul etmektir, Hatasını güzelce düzeltmektir. Düzeltip bir daha yapmamaya çalışmaktır! Bu hikâyede Konur Koca Sarı Çoban yaptığı hatanı kabul etmedi, yanı kabul etmekten korkutu ve çekindi! Bizim bu karakterimiz oldukça çok korkak. Bu korkak insan, oğuz elinin önderi! Bu önemli görev halk tarafından konur koca sarı çobana verilmiş yanı, halk iyi düşünmeden önder seçmiş! Biliyoruz ki öğrenme çağında çocuklarımız hatalarından da çok şey öğrenebilirler. Hem hatadan yola çıkıp doğruyu bulmayı, hem hata yapınca neler yapabileceğini, nasıl telafi edebileceğini, hem de hata yapma korkusuyla geri durmamayı, cesur olmayı öğrenektir. Biz yetişkinlerin “hatalarını görebilmek, telafi edebilmek ve ondan ders çıkarabilmek” yolunda onlara nasıl destek olduğumuz ise kilit bir öneme sahip. Basat Hikâyesinden Alınacak Öğütler Tepegöz hikâyesi bugüne kadar çeşitli boyut ve yönlerden ele alınıp incelenmiş olmasına rağmen yine çalışmaya ihtiyaç görülmektedir. “Basat’ın Tepegöz’ü öldürdüğü” hikâyesinde, bölüm olarak metni verip sonra kısaca çocuk felsefesi üzerinden anlamlı yorumlar ile devam edilecek. Hikâye şöyle başlar ve devam eder “Bir gece otururken düşman, Oğuz kavmine saldırır. Saldırı sebebiyle göç etmek zorunda kalan Oğuz beylerinden Aruz Koca, küçük çocuğunu yolda düşürür. Bir aslan çocuğu bulup götürür ve besleyip büyütür. "Oğuz, gene eyyamıyla gelip yurduna kondu". Sazlıktan çıkan ve aslanın besleyip büyüttüğü çocuk, aslan özellikleri gösterir. Uruz bunu duyunca düşürdüğü oğlu olduğunu anlar. Beyler aslan yatağına varırlar. Oğlancığı tutup eve getirirler. Ancak oğlan yine aslan yatağına döner, evde durmaz. Oğuz beyleri toplanır, çocuğu aslanın ininde yakalayıp getirirler ve her seferinde çocuk aslan yatağına geri kaçar. Bunun üzerine Dede Korkut’u çağırırlar. Dede Korkut oğlancığa “sen insansın, insanlar gibi yaşa, senin kardeşinin adı Kıyan Selçuk’tur. Oğuz’un bir yiğididir. Dede Korkut, çocuğu insan olduğuna inandırdı ve ailesi ile birlikte yaşamaya ikna etti. Ona iyi atlara binip iyilerle arkadaş olması için telkinlerde bulunup, aile fertlerinden kardeşinin adını söyleyerek Basat adını verir”. Burada aslanın; gücü, kuvveti ve koruyuculuğu simgelediğini biliyoruz. Budist mitolojide ve Budist Türklerde aslan aynı zamanda Tanrı’nın sembolüdür Çoruhlu 2011 160. Basat-Tepegöz birlikteliği söz konusudur. Aruz Koca Tepegöz’ü evlatlık edinerek Basat ile birlikte büyütür. Oğlum Basatla besleyeyin dedi” Özçelik 2005 754. Tepegöz’ün biyolojik babası Sarı Çoban tarafından terk edilirken Aruz Koca tarafından evlatlık edinilip Basat ile birlikte büyütülmek istenmesi, bize göre, anlatıcının Basat ile Tepegöz’ün aslında aynı kişilik olduğunu gösterme çabasından kaynaklanmıştır. Bunlar aynı kişiliğin farklı iki yönünü ifade eder. Alınacak sonuç şudur İnsanlık; Cesaret; Korkmazlık; Akıllılık; Mömin; Basat tam olarak bir kahraman ve akıllı insan, bir beyzade olarak dünyaya gelmiş, ama bir kutsal sanılan hayvan tarafından yanı Aslan tarafından büyütülmüş. Kahraman olmak için, iyi insan olmak için, sadece cesur ve akıllı olmak lazımdır. İyi bir insan olmak için, iyi ve maddi koşullara sahip olmamıza gerek yok. Zor koşullarda yaşamak insanı bilge ve cesur yapar. Sonuç Dede Korkut Kitabı’ndaki anlatılar Türk milletinin devlet, toplum, aile ve birey gibi unsurlarının yanı sıra din, inanç, doğa, doğaüstü ve olağanüstü tasavvur ve görüşlerini içeren ve yansıtan çeşitli konulara sahiptir. Geleceğe örnek insan tipleri sunan bir "Töre" kitabıdır. Bu kahramanların başından geçen olayları tayin ve tespit eden unsur ise, binlerce yıldan beri süzülüp gelen “Türk Töresi”dir. Dede Korkut Hikâyelerinde atlı göçebe yaşam tarzının bir gereği olarak, kendi boyunu koruma, tabiata ve düşman kavimlere karşı güçlü olma ve kendilerini savunma amacıyla sürekli mücadele içinde olmak, insanlara ister istemez savaşçı ve mücadeleci bir kimlik kazandırmıştır. Azerbaycan halk edebiyatının zengin hazineleri arasında yer olan destansı-kahramanlık öykülerinin bir örneği olan Dede Korkut hikâyeleri özel bir yer edinmiştir. Böylece Birleşmiş Milletler Bilim, Kültür ve Eğitim Teşkilatı UNESCO tarafından 1999 Dede Korkut yılı ilan edilmiştir. Nazila CAVADBEYLİ JAVADPOUR* Kaynakça ilgili bk. Buharî, Cenaiz, 80; Müslim, Kader, 23. 2. Bk. Rum, 30/54. ayetini yorumlayan Zemahşerî, insanın yaratılıştaki geçirdiği devreleri bir acizlik olarak değerlendirir. Bk. Tefsir, III/208. 3. Bk. Nisa, 4/28; Fussilet, 41/49; Maide, 5/31. Cavadbeyli, R., 2019. Türk İran’a Persliğin Dayatılması, Astana Yayınları, Ankara. Cavadbeyli, R., 2014. “Dünden Bugüne Gerçek İran“, Devlet Dergisi, Sayı55, Yılı 16, Mümin Topcu,2019. “BASAT’IN TEPEGÖZ’Ü ÖLDÜRDÜĞÜ”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Kış -2019 Cilt18 Sayı69 354-372. *“Über die Aktivitäten des IAPC ausserhalb der Vereinigten Staaten”. çev. Barbara Brüning. In Zeitschrift für Didaktik der Philosophie ZDP, 6. Jg. 1984a. Martens, Ekkehard Philosophieren mit Kindern - zur Konzeption des Unterrichts. // Stand *Philosophische Gespräche mit Kindern, Berlin 1989 *Aktulum, K. 2018, Ocak. "İmgelemin Antropolojik Yapıları" ve Folklor 12 27, 2018 tarihinde researchgate arı_Ve_Folklor_Gılbert_Durandın_Arketıpsel_Sınıf adresinden alındı *[2001]. “Dede Korkut Hikâyelerindeki Şahıs Kadrosunun Karakter Yapıları Bakımından İncelenmesi” *GÖK B. “Harakani Menkıbelerinde ve Kültürümüzde Aslan Figürü”, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S 15, ss. 135- 159. *GÜVENÇ A. Ö. [2014]. Halk Anlatılarının Yeniden Yazımı Sürecinde Basat’ın Tepegöz’ü Öldürmesi Hikâyesi 1923- 2013, Ankara Gece Kitaplığı. *KORKMAZ R. [2000]. “Fenomenolojik Açıdan Tepegöz Yorumu”, Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni, Ankara Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay., ss. 259- 269. KORKMAZ R. [20 *YILDIZ N. “Türk Destanlarında Kötü Huylu Devler”, Millî Folklor, Yıl. 22, S. 87, ss. 41-51. *BAYAT F. [2003]. Korkut Ata Mitolojiden Gerçekliğe Dede Korkut. Ankara Karam Yay. *ABDULLAH K. [2012]. Mitten Yazıya veya Gizli Dede Korkut, Aktaran Ali Duymaz, İstanbul Ötüken Neşriyatı. *Eliade, M. 2003. Dinler Tarihine Giriş. İstanbul Kabalcı. *Özçelik, S. 2005. Dede Korkut. Ankara gazi Kitapevi. *ÖZKAN N. [1994]. “Dede Korku Kitabı’nda Dini-Tasavvufi Unsurlar”, Millî Folklor, S. 21, ss. 67- 73. *TAMAY S. [2009]. “Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü Anlatması’nda Asalet, Güç ve Bilgeliğin Zaferi”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt IX, S. 1, ss. 161- 171. *KORKMAZ R. [2000]. DEDE KORKUT KİTABI’NDA OLAĞANÜSTÜ TİPLERFenomenolojik Açıdan Tepegöz Yorumu”, Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni, Ankara Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay., ss. 259- *Mercatante, Anthony S. ve James R. Dow. Encyclopedia of World Mythology And Legend. 3rd Edition. New York Facts on File, 2009. Seçkin SARPKAYA, “DEDE KORKUT KİTABI’NDA OLAĞANÜSTÜ TİPLERDEDE”, Millî Folklor, 2015, Yıl 27, Sayı 107 Cavadbeyli, R., 2016. “Milli Hareket Her Yönüyle”, Devlet Dergisi, Erişim Tarihi // Gül Saraçoğlu Ortak, Risk Danışmanlığı Deloitte Türkiye kotu-insanlar-ko *Muhammetzade, S., 2018. “گزارشی از همایش تخصصی حماسه های دده قورقود و نسخه های خطی آن/ Dede Korkut Üçüncü Nüshasının El yazmasına Dair Rapor”, Dr. Muhammetzade Sadik Düzgün Resmi Sitesi, Erişim Tarihi * Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Yüksek Lisans Öğrencisi, “Selçuk Medeniyet Merkezi”nin Kurucusu, İran, Azerbaycan, Tebriz. E-Posta[email protected]
. .. 10. **Yorum** ->Yorumu Uygulama çok iyi ben beyebdim ->Yazan Duygu 9. **Yorum** ->Yorumu Çok güzel artık burayı kullancam ->Yazan Taha 8. **Yorum** ->Yorumu çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor ->Yazan ESRA. 7. **Yorum** ->Yorumu Çok teşekkürler öğretmen ve öğrenciler için çok güzel ->Yazan Reşat Alkan. 6. **Yorum** ->Yorumu ÇOK GÜZEL ZENGİN İÇERİKLİ BİLGİLER VAR TEŞEKKÜRLER ->Yazan HÜLYA 5. **Yorum** ->Yorumu cok guzel Allah razı olsun cok işime yaradı ->Yazan chocobar. 4. **Yorum** ->Yorumu cooooooooooookkkkkkkk güüüzel olmuşşşşş ellerinize kuvvettttt ->Yazan kübra cannn. ->Yazan DISKOCUNKAMIL XD knk ->Yorumu HACILAR BUNU KIM HAZIRLADIYSA ÇOK GÜZEL OLMUS XDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDD. >Yazan Doğukan >Yorum kardeş harbiden hakkını vermek lazım NASIL yapiyonuz Bunları Wayyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy Beeeeeeeee.. 1. **Yorum** ->Yorumu
Konu Dede Korkut Kimdir, Dede Korkut sözleri, Dede Korkut destanları, dede korkut hikayeleri hakkında bilgi maddeler halinde, dede korkut hikayeleri özellikleri. Dede Korkut Destanları Kolay Erişim Çizelgesi Uşun Koca Oğlu Segrek Destanı Basatın Tepegözü Öldürdüğü Destanı Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı Kam Pürenin Oğlu Bamsı Beyrek Destanı Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanı İç Oğuza Dış Oğuz Asi Olup Beyreğin Öldüğü Destanı Salur Kazan Esir Olup Oğlu Uruz’un Çıkardığı Destan DEDE KORKUT'UN HAYATI HAKKINDA KISA BİLGİLER Dede Korkut Hikayeleri ve Özellikleri Destan döneminden halk hikâyeciliğine geçiş döneminin en önemli ürünü Dede Korkut Hikâyeleridir. Bu hikâyeler, Orta Asya'da şekillenmeye başlamış; Türklerin Müslüman olmalarından ve Anadolu'ya gelmelerinden sonra din ve çevre motiflerine göre bazı değişikliklere uğramıştır. Dede Korkut'un hikâyeleri, parça parça ve değişik versiyonlarda Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaşamaktadır. Bugün Türkiye'de en yaygın olarak bilinen hikâyeler, 15-16. yüzyıllarda meçhul biri tarafından yazıya geçirilmiştir. Eserin asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı'dır. Kitap, on iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşmuştur. Hikâyeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki Müslüman Oğuzların hayatını anlatır. Fakat destanlar islamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Destan özellikli ve pek çok halk kahramanının mücadeleleri anlatılan Dede Korkut hikâyelerinde; güzel ve hikmetli sözler, Türklerin tarihine ait rivayetler, han ve beyler hakkında methiyeler, Türk töresine ait pek çok konu işlenmiştir. Bugün elimizdeki iki nüshanın, Akkoyunlu Devleti'nin 1403-1508 çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresten Kitaplığında bulunmaktadır. Altı hikâyenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan'dadır. Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri Eser, bir önsöz ile12 hikâyeden oluşur. Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar eserde iç içedir. Türklerin eski yaşam tarzları ile ilgili ayrıntılar yanında İslam dini ile ilgili özellikler de vardır. Eserde geçen "Dede Korkut" meçhul bir halk ozanıdır. Hikâyelerde Oğuzlar'ın çevredeki boylar ile aralarındaki savaşlar ve kendi iç mücadeleleri yer alır. Hikâyelerin konuları; aşk, yiğitlik gösterisi, kahramanlık, boylar arasındaki savaştır. 15. yy'da yazıya geçirilmiştir. Eserin yazarı belli değildir. Nazım ile nesir iç içedir. Azerî Türkçesi ile oluşturulmuştur Dede Korkut, geçmişten günümüze süregelen hikayeleri ile her dönem ayrı bir öneme sahip olmaktadır. Destanlar, hikayeler ve masal anlatımlarıyla göçebe kültürün unsurlarını yansıtan Dede Korkut, o dönemin toplumsal detaylarını gözler önüne sunan önemli bir bilgedir. İşte, Dede Korkut'un hayatı hakkında kısa ve detaylı bilgiler Dede Korkut'un hayatı, kültürümüzün temellerini gözlemleyebilmek adına önem arz etmektedir. Kendisine ait olan özlü sözler ile her dönem eğitim materyallerinde yer alan Dede Korkut, düğünler, kız isteme gibi toplumsal uygulamaların uygulanmasında ise önemli bir faktör olmuştur. İşte, Dede Korkut'un hayatı hakkında bazı bilgiler Dede Korkut; destan, hikâye ve masal anlatımlarında yüceltilen, köklerini göçebe bozkır hayatının geleneklerinden alan ve hâlen yerleşik hayatın gündelik pratiklerinde kendine yer bulan; doğum, evlenme ve ölüm geleneklerine yansımış özlü sözleri, anlatımları, müzik aletleri ve ezgileri ile toplum hayatında önemli bir yeri olan yarı efsanevi bir bilgedir. Dede Korkut’un özlü sözleri, epik ve lirik düz şiirleri ve kendisinin yaşadığı olayların anlatıldığı Dede Korkut Kitabı, 15. yüzyıldan günümüze iki yazma nüsha ile ulaşmıştır. Dede Korkut kültürü bu kitaptan köken almış ancak yazılı kaynaklardan ve sözlü kültürden olmak üzere iki yoldan ilerleyerek günümüze taşınmıştır. Dede Korkut kültürü günümüz Türkiye’sinde; özlü sözler, sözlü anlatımlar, ezgisel müzik geleneği ile çeşitli inanç ve uygulamalarda yaygın bir şekilde yaşatılmaktadır. Ad verme, kız isteme, düğün, yas gibi toplumsal uygulamalar ile Hızır, belirli sayılar, ağaç kültü gibi pek çok motifin Dede Korkut kültürü ile ilgisi vardır. Dede Korkut hikâyelerinde yer aldığı biçimde cömertlik, misafirperverlik, cesaret, merhamet gibi değerler günümüzde de yaşatılmakta ve bunlar toplumun tüm kesimleri arasındaki diyaloğun, toplumsal barışın inşasında önemli bir rol oynamaktadır. Dede Korkut kültürünün zengin içeriği ve çok çeşitli uygulamaları nedeniyle unsurun aktarımında toplumun her kesiminin aynı oranda katkısı bulunmaktadır. Sözlü kültürün aktarımında âşıklar, ozanlar ile meddahların önemli bir rolü olmasına karşın toplumsal uygulamaların yerine getirilmesinde kadınlar, çocuklar, gençler olmak üzere bütün halk etkin olmaktadır. Unsurun yazılı olarak aktarımı ise 15. yüzyılda yazılmış, günümüze sadece iki kopyası ulaşabilmiş, Kitâb-ı Dedem Ḳorḳud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzhân ve Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı adlarıyla bilinen, kitapların varlığı sayesinde Korkut Kitabı olarak adlandırılan bu eserler, günümüz Türkçesine çevrilerek basılması ile yazılı aktarım, modern edebiyat ve kitabın eğitim müfredatında yer alması ile formal eğitim yoluyla gerçekleştirilmektedir. Dede Korkut kültürü Türkiye’nin her bölgesinde yaşamasına rağmen Bayburt’un ve unsurun envantere kaydedilmesi için başvuru yapan Malatya’nın unsur için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Dede Korkut hikâyelerinde yer alan masallar, efsaneler, hikâyeler, ağıtlar ve bunlarda bahsedilen toplumsal ve dinî değerler, Malatya sözlü geleneğinde ve kültürel belleğinde canlı bir biçimde yer almaktadır. Bayburt’ta ise şehir merkezi yakınındaki Masat köyünde Dede Korkut’a; Bayburt Kalesi’nin karşısındaki tepede Dede Korkut anlatmalarında adı geçen Bamsı Beyrek’e ait olduğu söylenen birer türbe bulunmaktadır. İlde her yıl düzenlenen Dede Korkut Şenlikleri’nde bu türbeler halk tarafından ziyaret edilmektedir. Ayrıca Bayburt’ta kurulan Baksı Müzesi’nde de Dede Korkut kültürüne özgü müzik aletleri sergilenmekte, dinletiler gerçekleştirilmektedir. Dede Korkut Kimdir? Ayrıntılı Açıklamalar Tüm Türk topluluklarının, milletlerinin ortak kültürüdür. Dede Korkut; Dedem Korkut, Korkut Ata, Atam Korkut olarak da bilinir. Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Kırgızistan ve diğer Türk illeri, Dede Korkut’u farklı adlarla ama aynı hikayelerle tanır. Genel anlamda birçok kaynak Dede Korkut için “Oğuzların bilicisi” olarak geçer. Dede Korkut hakkında bir özyaşam ya da yaşam öyküsü yoktur, biz onu bize bırakılan ve kendi adıyla anılan Kitab-ı Dede Korkut eserinden biliyoruz. Tahminimizce Dede Korkut, bir çıkış noktası olarak düşünülmelidir ki tarihte hemen hemen her Türk milleti bu biliciye sahip çıkmış ve bu yüzden de onun hakkında net ve kesin bilgilere ulaşamaz hale gelmiştir. Dede Korkut’un Kökeni Hakkında Yazılanlar “Dede Korkut kimdir” sorusu tarihi kaynaklar araştırarak cevap aranan bir sorudur ama tarihi kaynaklara baktığımızda önümüze kesin bilgiler çıkmamaktadır. Yukarıda da dediğimiz gibi tarihte hemen hemen her Türk ili bu zatı sahiplenmiştir. Biz ise eserlerde Dede Korkut’u arayacağız. Bakalım hangi eserlerde nasıl geçmiştir Dede Korkut 1. Câmi’u’t – Tevârîh Reşîdüddin Fazlullah-ı Hemedânî’nin ö. 718/1318 eseridir. Tarihlerin derlemesi olarak çevrilebilir. Modern anlamda ilk tarih derlemesidir. İlhanlı hakanı Gazan Han’ın isteği üzerine yazılmıştır. Asya ve Avrupa bölgelerindeki imparatorluk ve devletlerin tarihleri tarafsız olarak ilk kez ele alınmıştır. Bu eserde Dede Korkut, Oğuzlar’ın Bayat boyundan gösterilmiştir. Daha da ayrıntıya girecek olursak Dede Korkut’un 10. Oğuz Hakan’ı Kayı İnal han’ın baş danışmanıdır. Yine Oğuz tarihinde Han olan ve 90 yıl han olarak görev yapan Kanlı Yavguy, doksan yıl boyunca Dede Korkut’u danışman olarak görevlendirmiştir. Onun hakkındaki başka bir duyum ise Kayı İnal Han’ın ile çağdaş olması ve iki vezirini de Peygamber’e gönderip Han’ın da Müslüman olmasıdır. 2. Şecere-i Terâkime Türk tarihi için unutulmaz bir eser ve en önemlisi bir kaynaktır. Ebülgazi Bahadır Han, 1659’da tamamladığı bu eserini Türkmen ileri gelenlerinin ricaları üzerine ve herkesin anlaması için Arapça ve Farsçadan uzak olarak sade Türkçe ile yazdığını belirtmektedir. Eserde Türkmenlere dair bilgiler bulunmakta, Oğuz Han ve neslinden, Türk damga ve ongun kuşlarından bahsedilmekte ve âdeta bir “Oğuznâme” metni verilmektedir. Ebülgazi Bahadır Han eserini kaleme alırken yazılı ve sözlü kaynaklardan yararlanmış bu bakımdan da geniş bir bilgi birikimini göz önüne sermiştir. Özellikle Türkmen boylarını, illerini gezmiş, beylerin, kamların, baskıların, ozanların soylarını değerlendirmiş, sözlerini eserine almıştır. Yazılı olarak yukarıda bahsettiğimiz Cami’u’t Terakime eserinden yararlanmış ama ondan daha geniş bir bilgiler bulunmaktadır Şecere-i Terâkime’de. Şecere-i Terâkime’de Dede Korkut, Oğuzların Kayı boyundan gösterilmiştir. Kaynaklarda, ortak olan bir bilgi de bu bilicinin uzun yıllar yaşadığıdır Reşîdüddin ve Ebülgazi Bahadır Han onun 295 yıl yaşadığını söylerler. [İslam Ansiklopedisi, Orhan Şaik Gökyay] 3. Bahrü’l Ensab Seyyid Muhammed b. Ahmed b. Amidüddin Ali Hüseyni en-Necefi tarafından yazılmıştır. Burada Korkut Ata’nın dış görünüşü için bir rivayet vardır Dede Korkut aydın, berrak gözlü dev kızından dünyaya gelmiştir. Boyu 60 arşındır. [İslam Ansiklopedisi, Orhan Şaik Gökyay] 4. Diğer efsaneler… Dede Korkut ya da Korkut Ata hakkındaki söylencelerin hepsi yazıya aktarılmamıştır. Bazı menkıbeler, halk arasında sözlü olarak yayılmıştır. Kimi halk kaynaklarına göre Dede Korkut, 1000 yıl yaşamıştır. Onun ölümsüzlüğüyle ilgili olarak da Kazak efsaneleri vardır. Kazakların yaygın halk hikayesine göre Korkut Ata, 20 yaşında düşüne giren yaratıklarca kendisine ölümsüzlük verilen birisidir. Allah, ona “Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin” diye buyurmuştur. Onun ölümü hakkında daha birçok rivayet vardır. Dede Korkut’un Özellikleri Dede Korkut’un öykülerinden yola çıkılarak ona biçilen özellikler vardır. Dede Korkut hakkında elimizde kesin ve net bilgiler yoktur, bu bakımdan da elde edilen özellikler destansı özelliklerdir. Destan kişisidir bu bakımdan da olağanüstü özellikleri vardır. “Oğuzların bilicisi” olarak bilinir. Gaipten haber verdiği söylenir. Kahramanlara gelecekten haber verir. Kahramanlar arasındaki sorunları çözendir. Ad koyma geleneği vardır Türklerde ve öykülerde ad koyma geleneğini yerine getiren Dede Korkut’tur. Dede Korkut, ozanlık yeteneklerine sahiptir. Kopuz çalar. Oğuzhanları ile ilgili öyküler anlatır, o hakanları över. Söylentiye göre Peygamber ile çağdaştır. Bilgedir, danışılandır. Yukarıda bahsedilen özellikler, destansı bir özellik taşıdığı için maalesef tarihi bir karakter olarak görülemez. Kitab-ı Dede Korkut Kitabı Hakkında… Dede Korkut hikayelerinin toplandığı kitaptır. Kitap hem edebi hem de toplumsal anlamda oldukça önemli bir yapıdadır. Kitabın toplumsal yapıdaki önemi, bu kitabın bir kişinin değil bir toplumun hikayelerinin derlemesi olmasıdır. Bu bakımdan kitaptan çıkacak tüm özellikler Türk toplumuna mâl edilir. Kitaba ilk bakan kişi, bu kitabın bir İslam savaşı olduğu kanısına kapılabilir çünkü kitabın büyük kısmında Hıristiyan komşular ile Oğuzların yaptıkları savaşlar anlatılır. Ama anlatılan savaşlardan ziyade bir toplumun kültür temeli, o toplum sağlam ve kaliteli karakteri görülmektedir. Dede Korkut kitabında 12 hikaye vardır. Bu hikayeler şunlardır Dirse Han Oğlu Boğaç Han Salur Kazan'ın Evi Yağmalanmadığı Boyu Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olduğu Boyu Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Kanlı Koca Oğlu Kanturalı Kadılık Koca Oğlu Yüğnek Boyu Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi Begil Oğlu Emren’in Boyu Uşun Koca Oğlu Segrek Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkardığı boyu İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü Hikayeler, konularına göre de gruplandırılmıştır. Böyle bir durumda karşımıza şu tablo çıkmaktadır a Kendi babası için savaşan evlat/oğul Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Kadılık Koca Oğlu Yüğnek Boyu, , Begil Oğlu Emren’in boyu, Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkardığı boyu. b Oğul için savaşan baba Salur Kazan'ın Evi Yağmalanmadığı Boyu, Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olduğu Boyu c Kardeş için savaşan kardeş Uşun Koca Oğlu Segrek d Kocası için kendisini feda eden/savaşan hatun Duha Koca Oğlu Deli Dumrul, Kanlı Koca Oğlu Kanturalı e Kan kardeşleri için savaşan Oğuz beyleri İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü [Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkud’un Kitabı] Dede Korkut hikayeleri masal değildir. Dede Korkut hikayeleri bayat bir ifadeyle destancılıktan hikayeciliğe geçiş dönemi eseridir. Bunun ne demek olduğunu biraz açalım Destanlarda olağanüstü olaylar vardır ve anlatıcı da bu olağanüstü olaylara inanan kişidir. Lakin Dede Korkut hikayelerinde de destan özellikleri vardır. Bu özellikleri [ temleri ] maddeler halinde sayarak hatırlamak gerekirse ortaya şu tablo çıkar a Kahraman oğlun babayı kurtarması b Kahraman oğlanın babasını tutsak edenden intikam alması* *Ayrıca Dede Korkut hikayelerinde tem, anlatım tarzı, dil ve tanzim edilişi Batı destanlarına da benzer. Bu konudaki ayrıntılı bilgi için Homeros Destanları ile Dede Korkut Hikâyeleri Arasındaki Kurgu, Yapı, Tip Ve Tema Benzerlikleri - Adem CAN makalesine bakılabilir. Dede Korkut’ta bu temler kullanılmıştır ama destandaki kullanımında fark vardır. Destanlarda bu tem kullanıldığında kahraman, yer altı ya da yer üstü canavarları ile uğraşır ve tem yani amaç tamamen unutulup bu özellikler öne çıkar. Dede Korkut hikayelerinde ise bu temler üzerine gidilir ve hikayenin temeli olarak kalır. Dede Korkut için dil de çok önemlidir. Dede Korkut hikayeleri incelendiğinde sekiz bin küsür öz Türkçe deyim ve söze rastlanır. Bu da dil malzemesi olarak ayrıca önemli bir hazinedir. Ayrıca eserde Azeri Türk lehçesi kullanılmıştır. Okuyucuyu etkileyen ve hikayenin başından sonuna kadar devam eden şuan çok sık kullanılan bir söz dizimi yani sentaks da dikkat çekicidir. Gariptir ki Dede Korkut, kendisinden yüzyıllar sonra ortaya çıkan Yunus Emre’ye, Enveri’ye , Ahmet Paşa’ya dil konusunda tesir etmiştir. Türk Halk Edebiyatının tipik bir özelliği olarak Dede Korkut hikayelerinde de nazım ve nesir karışık olarak kullanılmış, olayın anlatımı nesir, kahraman diyalogları nazım şeklinde kaleme alınmıştır. Dede Korkut hikayeleri sadece Türk dili ve edebiyatı için değil Dünya edebiyatı için de önemlidir. Batılı edebiyatçılar bu hikayelere Türk İlyadası diye hitap ederken, yabancı radyo programları ya da dil araştırmalarında Dede Korkut hikayelerinden parçalar verilir. Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut alâ lisan-ı tarife-i Oğuzan” olan bu dünya eserinin iki nüshası vardır. Birisi Vatikan diğeri Dresden nüshalarıdır. Bu nüshalar arasında dil farkı vardır ama bu fark Türkoloji araştırmalarına konu olan ayrıntılardır. Daha ayrıntılı bilgi için bu konuda yazılan makalelere bakabilirsiniz Dede Korkut Kitabı’nın Vatikan Nüshasındaki Bazı Farklı Kelimeler Üzerine- Vahid ZAHIDOGLU ADILOV Kaynaklar Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, madde Kitabı-ı Dede Korkut Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, madde Dede Korkut İslam Ansiklopedisi, cilt 09; sayfa 78, DEDE KORKUT - Orhan Şaik Gökyay, TDAV Homeros Destanları ile Dede Korkut Hikâyeleri Arasındaki Kurgu, Yapı, Tip Ve Tema Benzerlikleri - Adem CAN Dede Korkut Kitabının Vatikan Nüshasındaki Bazı Farklı Kelimeler Üzerine- Vahid ZAHIDOGLU ADILOV
dede korkut isim verme hikayesi