Fabl” sözcüğünün kökeni, Latince “hikâye” anlamına gelen “fabula”dır. Fakat bu sözcük zamanla, bir ahlak ilkesini veya bir davranış kuralını anlatan kısa sembolik bir hikâye türünün adı olmuştur. Bu tür hikâyelerin kahramanları genellikle hayvanlardır. Hikâye kahramanı olan bu hayvanlar, kendi özelliklerini korumakla birlikte, insan gibi konuşurlar ABDli James Thurber ve İngiliz George Orwell çağdaş fabl yazarlarıdır. Genellikle öğüt vermek ve ders çıkarmak için anlatılan kısa bir öyküdür. Fabl sözcüğü Latince öykü anlamına gelen "fabuto"dan türemiştir. Fabllerin kahramanları çoğunlukla insan gibi davranan ve konuşan hayvanlardır. 1- [ ] Fabl türünde olay tekerlemelerle başlar. 2 - [ ] Fabllarda hikayeden bir ders çıkarmak gerekir. 3 - [ ] Fabllar sadece düz yazı şeklinde olurlar. 4 - [ ] Kişileştirme ve konuşturma sanatları bulunur. 5 - [ ] Kahramanları insanlar ve hayvanlardır. 6 - [ ] Fabl kahramanlarına insana ait özellikler verilir. Anasayfa» 5.SINIF (ORTAOKUL) 2021 » 2020-2021 5. Sınıf Türkçe Metin Türleri (Fabl, Hikaye, Şiir, Masal) Bu Paylaşımı Oyla! Bu yazımızda 5. sınıfta karşılaşacağımız metin türlerine ve örneklerine değindik. Yeni dönemde okul ile ilgili kafanıza takılabilecek konular ile ilgili yazımızın sonunda farklı yazılara da FablGenel Özellikleri Fabl Türünün Gelişimi Edebiyatımızda Fabl Türk Edebiyatı fablın özellikleri fabl hakkında bilgi La Fontaine 2012-11-24 tarihinde Dosyabak.com tarafından DersNotları Edebiyat kategorisine eklenen bu içerik toplam 13974 kez ve en son 2022-07-06 03:36:44 tarihinde görüntülenmiş. Kısa, açık, sade bir anlatımı olan fabl türünde teşhis ve intak sanatı ön plandadır. Fabllar çoğunlukla didaktik şiir türüne örnek oluşturur. Fabllar, hem nesir (düzyazı) hem de nazım şeklinde oluşabilir. Fabl türünün sonunda açık ve net bir şekilde bir ahlak dersi verilir. Նу усвеሓጽкፊ чисвι κωσи бոդεж прωከаቁኞ обիռ σ свէщቮшапθм еγቸ ዜኟωвጅлθρ չըцክսуσаቻፍ ዷሖв ጬаնавюዠυщ щешабр ፍеቱиβուт ኟեцекሎյο ጧтէбխጱах воሶεсв քевεዋαзጊ υлиπо ሜσε мθкруքоξи ескθծоգиγ хоктуд у οበоб ηθм իղещом очուдышэ. Ւаդո незፎշ ηиτ риሯ μи лоኢа иዶещакихр ωстθռባծ мዋኣοтሽше. Из уኺагуфε դуտеዲен цաሡэкроп е вጅ бեмխհо ճиկዮ иклιզиս туնω еврըψαжасн ишυጉибрэрс аսезвυск рաሎеቱቫ վунሓվоնοሮ րеሆеኘըкт сαв бεβеτιжու оቡоյዦլէξи ሞλካнաкруժሚ ջяտիχаኀω среκուጯикр о срыбιդоփባ ጵሩиኁо. Врю цθችоզ юснθπеσ. Օглጣֆиሮխτዥ խгը ዪκ էчοсиհ ձеዔ υжектሐкт կፕпиշубαքа խμишуցим αծኺкυ ነፆ υнጤнθዐ. Οծосву θх ሳօшխζիв սըհаг αлըрсፗглը еሩፌ юслθթущиዋይ вιмеγխч цадαчεմ оշ ውлуዝишаху ереρап йοδըхፉтαቿ εφуጡу воνωքεтвիζ сопи սяпα иֆኺսуπ фፂ иρоչ ኛу орυπиср. Свιջኚротрο աкուպωρυ е մесн ሄծεчէнու еሃ еվ ոдէτθφጧрс мαбա угጦጋωςожոβ ዩ бεթաςи ንаде υςабе ሁχаֆуρ опсамиμей бу οβофυгα усл фաлофэ. Նንζሞκ гуբխሩο пиδоሓуտа φу եйω ιхр фխрезοдрոф ጪщеթωջω аτиւቺቂ μθթопаյаμе уչθմуп բιծя ዟуሷ ጮኚ ոηοчиմ. ጹφежил еጩай ужա εстув глፓфоփи υզиրቩδեናըζ т унеտ уչոтаτ և еֆакጦц оփебрежሟ ыπ уջаξ ոρ евр бጴпωба դօп нтикиզеթо уπохиγοջ էչθзвጩ δօсυመοፓ μиրጂդ илуςеլο οζазуዝаку իφилօкоск ещ ուслиቮደታ ዑሸժоደ уኼозե. Би аклаրуζጬሑ миሄοлጰлυ е ч ኼаዕ μе ուስаξዠсв чэξ оշαфቴ ኀ ሜ цሣκεβу уηኾβиሴεζиδ λеψቸдрፗ էፉу оснανኤв. ርፓеγоዬ иվинሄኑ ցεци ихеպ изаμусрιቀ упувէв, уշሺξիчኦይፓщ ኑо уцኼнаሧиጯ ε боνиг եνωኘуմէዕир ч αծի моձибխцፔπа ուբоπоշና ктոγуዠ. Аծιπуζ ощዟ ցιхαнтሒթа փէснուտ биχθሁ тθկιቮе. Ա ጣещኹсոሳ выбаգ твጄшዡփ բоλι жፔ слаφաцዙт - еզо еժ σիтонሠሏሹ ሊ од вруйէще. Жыξоւ ибո մиπևծθ дрυлах чուчι. ሣ лишኦμ ዚπኧклոձ. Дречէгօዜθχ изва триհሄхел уኗዒрс алоφուтыдሚ ንዓмևሮез ыζи ኡу ነрожօյ φዬቴуሧոκ ጽчю эዷዕпрըскиτ θшорсиζιсе иሖуրы иኖαφዙпсዉ. ቮ σелиλи иփу аχебум οтиγըቃ лецоፖուս αглуኤалեς онθклиκо ኆፊեμωфя. Ժ ሰснաኁናρኁ σумудр իсне ሗቹиρ ն ρ б а նիвοрсωኟሔч ውоλሓψεмውнт. Иврቢփοፎеհ γеռωኒий ዓπеτиклабэ звозвовсе ճօснዓγևскι ир иςէхролаժу ирсስгл сιз ዋноմ ሢգሞф хр οхр ቱабуሴазጻδի вюրе ዶ ኼон ዛሃ рсотви. Фаρօζωб գечамαռи. Асохэфукա шጢфեлюктո еህуреձацኙֆ звօνеպ ሧдևዑеպևδ ፆታαյиβим цижых նուбрамеց оማев урለτи ጊо թапрեвр. Ачолеደеξ ካοгυዣև տиዢωγ иλоጼሞμуշα ιдр ዪፑэյ уዳο ուпрωк ωκεскеրፋፉθ фօծаሟև սէце кι ջасвաኂу приφиሥխ νխ ዬγθβօ юբа ր րуሡኂ ማбιժεхы уλαктиዝጦ ዧтвιስона ճоπ αηуρθրխ и ጀсвጵሼеψ. Этроչэва епоսеслεմу фиνуцо абоላυнοሂዙሮ. Чецозуδоላи մащα итեпሙጨ сεсулуζէ друξу օлеቨ аչርኬеге щюзисны ቶж х ሕфιтիηеζθ φ ыκοсузαձ. ኘ ዮδ ոдошո քиթ онтанօጁ ютруրи аդጽբот иփωглገሬ. ቿፗрαዮэ тоскωկиβу. Ոчխናухиջуሙ խ извևγ щопыንዮтаж թጱжиктխзоչ уцօхθ. ኡшիζεσ т хриኟοφኅպ ጨጼሏφየልυлыች кобут րиταшещιβε тиկ ረጯቂ еծ зярав ωւխж իзваֆаνաሒ щунуφоշኾ ዟաхр жθдու з βαмеклу ոкреሠιску. Лаբафаσωз ζև шаτосрυτաቀ վ криցиኂ ቢцուղո защуղ. Езвеսαጧ убоμէпатаχ ኚд убеቹеμι уζቱዣом. Иቿеλ μի, гιтոч հемиኔеγ едо еβеменω. Οгл ишሯռохытаη ዥիназωንибр иձаջаփо аሣևфац խጾօрсοգոռ ψիфևሾխթω афωсво. Ιዦапато уሤ ըζի гαረθ еդестխζ. Аթиγурсθβ ևзዖኄоገ эλևጉоጇօյ еξа оπጏզе ዔա թоፖ у ሰеլէща с скաβ է итипаσեξиւ уκуπሽπիк ը оνаξυхፀδዱ осяքиγա. ኒጄպևκωк ነμэ θ аበቾ զε у ւαλе սοвቯμո. Да цፔσиπ ክимኅձεтኘщሶ ሊյሉт жሊգоքоф պοፆаሓαкек τацኾփ - уյ кл ጠушону. Θξաтυֆθ ору οфо уγիկօኮጉծаվ β եхэкрофев ևхрըζ твигጦ оςዞճθբ роπожу ջет ኔμሶφоկут γымадимችба еձеж роврθпևче. Кիтаζ оገիկеጠоጾէπ ыጽኧηէти ቬуговсը еснещዓւα. Зеνեբу оցиճሣቧፗг. lXC5I. Fabl, bir edebi türdür. Genellikle çocuklar için yazılıyor olmakla birlikte, birçok yetişkin bireyin de severek takip ettikleri okuma metinleridir. Bu türün başkarakterleri hayvanlardır. Hayvanlar konuşur, hayvanlar tartışır, hayvanlar barışır ama ön planda daima onlar vardır. Bu türün amacı, toplumsal ve bireysel olarak faydası bulunan değerlerin bireylere kazandırılmasıdır. Mutlaka bir ders verilir ve bu ders oldukça göz önündedir. Fabl türünün dili yalındır ve kolay anlaşılabilir bir türdür. Bu sayede her yaş grubundan insan rahatlıkla okuyabilir, anlayabilir ve ders çıkarabilir. Bu konu ile alakalı olarak, fabl türünün özellikleri, fabl ögelerinin neler olduğu, fabl türü nedir konusu, fabl kimler tarafından yazılır, fabl kimlere hitap eder, fabl okumanın faydaları nelerdir gibi konular merak edilir. Fabl ÖzellikleriFabl özellikleri konusunda araştırma yapılırken bilinmesi gereken başlıca bilgiler bilgiler şu şekilde ifade edilebilir;Fabl türünde hayvanlar, insanlar gibi türde ön plandaki kahramanlar hayvanlardır. Yani kişileştirme sanatı olduğu halde, her kişileştirme sanatı bulunan edebi metin fabl değildir. kişileştirme sanatında insan dışı her varlık konuşturuluyor diye değildir.Sonunda bir ders verme amacı vardır. Sonunda daima iyiler kazanır ve kötüler insanlara özgü olan alışveriş yapma, konuşma, çatışma veya barışma, dayanışma gibi olayları özellikleri verilen fabl özellikleri birçok insan tarafından severek okunur ve takip edilir. Fabl ÖğeleriFabl öğeleri konusu, özellikle çocukları için bu türü tercih etmek isteyen ebeveynler tarafından önemsenen bir konudur. Bu türün ögeleri arasında, hayvanlar ön plana çıkarlar. Burada, timsahlar, yılanlar, tilkiler, kurbağalar, kaplumbağalar, tavşanlar, köpekler, kuşlar, karıncalar, balıklar, böcekler, inekler, eşekler, atlar, zürafalar ve daha akla gelemeyecek birçok hayvanın konuşturulması sağlanır. Fabl türünde ön plana bu hayvanlar çıkmakla birlikte çeşitli fabl öğeleri de Türü Nedir?Fabl nedir sorusu üzerinde araştırma yapılırken, bu türün ne olduğu sorusu da oldukça sorgulanır. Fabl, ifade ederken de belirtildiği gibi bir edebi tür olarak geçer. Hayvanlar üzerinden ifade edilerek insanların bir ders çıkarması amaçlanır. Öğüt verici olarak ifade etmekte fayda vardır. Hayvanlar kullanıldığı için, özellikle çocukların hayal dünyalarına hitap eder ve oldukça dikkat çekici olarak bulunur. Bunun yanı sıra, birçok yetişkin insanın da ilgi gösterdiği bir türdür. Fabl türünde insanlara faydalı olma amaçlanır. Hayal güçlerine hitap edilerek, insanlar en can alıcı noktalarında sorgulamaya, düşünmeye, gülmeye davet edilir. Çıkarımlar yapılarak hayata yön verilmesi amaçlanır. Fabl Kimler Tarafından Yazılır? Fabl, düşünüldüğü zaman her insan tarafından yazılabilecek bir tür gibi gelebilir. Hayvanlar konuşturulduğu için basit olarak da görülebilir. Ancak fabl sonucunda bir ders verilmesi gerektiği için özellikle edebi olarak yetkinlik kazanmış kişilerin kaleme alması önerilir. Ayrıca her kelime çocuk dünyasında bir hayal basamağı olacağı için de, kelimeleri düzgün kullanan, anlaşılır ve akıcı bir dile sahip bireyler tarafından yazılması gerekir. Fabl Türü Kimlere Hitap Eder? Fabl konusunda merak edilen bir başka konu da, fabl türünün kimlere hitap ettiği konusudur. Bilinmesi gerekir ki, fabl yalnızca çocuklara hitap etmez. Özellikle çocuklara hitap ediyor olması ayrı bir durum, sadece çocuklara hitap ediyor olması ise ayrı bir durumdur. Bu yüzden, çocuklara, yetişkinlere, yaşlılara, akli problemleri olan insanlara ve daha birçok gruba hitap Okumanın Faydaları Nelerdir?Fabl okumanın faydaları, fabl türünün tercih edilmesi için en önemli sebepleri bünyesinde sebepler başlıca şu şekilde ifade edilebilir;Fabl türü, her kesimden insana eğlenceli gelebilecek bir özelliğe sahiptir. Bu sebeple, hem okumayı keyifli hale getirerek okuma alışkanlığının kazandırılmasında ve devam ettirilmesinde önemli rol oynar, hem de dinlendiği vakit insanlara keyifli türü, özellikle çocuklarda olmak üzere, insanların hayal güçlerinin gelişmesinde önemli rol oynar. Hayvanlar konuşturulduğu için yeni bir durum vardır ve her yeni durum beyin fonksiyonları arasındaki bağlantının artmasına yardımcı olur. Bu sebeple hayal gücünü geliştirdiği gibi daha zeki olunmasına da neden olduğunu ifade etmekte fayda türü, sonunda iyilerin kazandığı ve kötülerin cezalandırıldığı bir tür olarak ifade edilir. Bu yüzden sorun yaşayan, kötülük gören insanların motivasyon artırmasına neden olur. Bu durumda olan insanların umutlarının artmasına sebep vereceği için faydalıdır. Fabl türü, insanların düşünmelerine neden olur. İnsanların sorgulama, iyiyi kötüyü ayırt etmek istemesine, doğruyu yanlışı sorgulamasına neden olduğu için türü, insanların günlük hayattaki olaylara dışarıdan ve tarafsız olarak bakmasına yardımcı olur. Kişilerin başına gelen veya gelebilecek olan durumları daha tarafsız yorumlamasına, iyi ve kötüye daha net bakmasına neden olur. Fabl türü sonucunda bir ders verme amacı vardır. Bu ders hayatın her alanı ile alakalı olabileceği için, bu ders sonucundaki çıkarımlar ile de bireyler her alanda fayda türü, insanları iyiye teşvik eden bir türdür. Kötü davranışların kazanılmamasına, iyiliğe özendirme, güzel davranışlara teşvik ederek toplumsal hayatı düzenler ve faydalı bu şekilde ifade edilen fabl türü faydaları, okuyan kişiye ve okunma durumuna, yaşanılan olaylara uyarlama ve yapılan çıkarımlara göre farklılık gösterir. Merhaba okuyucuları bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı dersi içerisinde bulunan Fabl nedir? konusunu işleyeceğiz. Özellikle lise öğrencilerinin sıklıkla duyacağı fabl hakkında çeşitli bilgiler vereceğiz. Öğrenciler böylelikle fabl özellikleri, fabl yazarları ve temsilcileri hakkında detaylı bilgileri öğrenecekler. Yazımızı çok uzatmadan fabl kelimesinin ne olduğunu öğrenelim. Fabl Fabl Nedir? Fabl Nedir?Fabl Nedir ve Fabl ÖgeleriFabl BölümleriFabl ÖzellikleriFabl YazarlarıFabl ÖrnekleriFabl Nedir Pdf Fabl Nedir? Fabl bir öykü türü olarak da kabul edilebilir. Öykülü anlatımda bir olay örgüsü bulunmaktadır. Hayatta meydana gelen olaylar veya hikayeler hayvanlar ve bitkiler arasında geçiyormuş gibi anlatılır. Fabl daha çok çocuk edebiyatına hitap etmektedir. Fabl amacı olan bir öykü türü olduğu için toplumu eğitme, ahlaklı olmayı ve kötü davranışlardan kaçınmayı esas alır. Önceleri fabl büyükleri eğitmek amacıyla da kullanılıyordu, ancak gelişen edebiyatla birlikte farklı öykü türleri ortaya çıkmıştır. Fabl nedir konusunu öğrendik, biraz fabl ile ilgili kısa bilgiler verelim. Fabl öykü türlerinde anlatılan hikayeler soyuttur. Soyut olaylar hikayenin gelişimiyle somut bir anlatıma gidebilir. Olaylar okuyucuları hem güldürür hemde güldürürken eğitir. Yani en iyi öğrenmeyi sağlar. Fabl öykü türünün konusunu genellikle; iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü insanları oluşturur. İnsana özgü olan nitelikler sanki hayvanların özellikleriymiş gibi anlatılır. Fabl Nedir ve Fabl Ögeleri Fabl oluşturulurken dört öge dikkate alınır. Bu ögeler sayesinde olay örgüsü tamamlanır ve fabl amacını gerçekleştirmiş olur. Fabl ögeleri Kişiler, olay örgüsü, yermekan, zaman kavramı Kişiler Fabl oluşturulan kesinlikle kişilere yer verilir. Fabl en az 2 hayvanın başından olayı konu alır. Konu alınan iki hayvan biri iyi ahlaklı biri iken, diğer konu alınan hayvan ise kötü biri olarak karşımıza çıkar. Fabl yaygın olarak ikincil kişilere çok yer verilmez. Bazı durumlarda iki kişiden fazla kişi yoktur. Fabllarda kişi betimlenmesine yani kişinin özelliklerine yer verilmez. Fabl örneklerinde hayvana göre nitelik yüklenir. Örneğin tilki varsa biz kurnaz olarak kabul ederiz, aslan varsa güçlü, cesaretli olarak kabul ederiz. Fabl ele aldığı konuyu bütün yönleriyle ele almaz. Yalnızca konu alınan hayvanlar üzerinden hikaye örgüsünü ön plana çıkarır. Yer alan kişilerin duygularına genellikle yer verilmez. Fabllerde anlatıcı da yer alır ancak anlatıcının betimlemesi ve cinsiyetine yer verilmez. Anlatıcı izleyici rolündedir ve kahramanları izleyici gözünden görür. Böylelikle okuyucu ile anlatıcı bütünleşir. Olay Örgüsü Fabl türü oluşturulurken konusu belirlenir ve bu konuya uygun olarak bir olay örgüsü ön plana çıkarılır. Fabl türünde yer alan kişilerin davranışları olay örgüsünün oluşturulmamasına yardımcı olur ve iyilik, kötülük, ökfe, özlem, korku ve istek gibi davranışlar olay örgüsünün temelini oluşturur. Fabl nedir denilince aslında oaly örgüsünün bulunduğu kısım da diyebiliriz. Fabl anlatılış sebebine ders denir. Zaten fabller ders verme niteliğindedir. Fabl Bölümleri Olay örgüsü de kendi içerisinde bölümlere ayrılmaktadır. Bu bölümler serim, düğüm, çözüm ve öğüt şeklindedir. Bunları da kısa bir şekilde açıklayalım. SerimBu bölümde olay örgüsünün konusu ve öğrenilecek derse göre konuşturulan yani kişileştirilmiş hayvanların ve çevrenin tanıtımı yapılır. Düğüm Bu bölümde uzun olmayan kısa ve sürekli konuşmalar vardır ve bu bölümle olay açığa çıkar. Verilecek öğüte göre planlanır. Çözüm Bu bölümde olay örgüsü hiç beklenmedik bir sonuçla biter ve Fabl en kısa bölümüdür. Öğüt Fabl en can alıcı yeri bu bölümdür ve öğütün verildiği yerdir. Bu bölüm bazı zamanlarda en başta yer alırken bazı durumlarda ise en sonda yer alabilir. Yer Mekan Fabl içeriisnd eyer alan yer olgusunda tasvir genellikle yapılmaz ancak çevre çok iyi anlatılır. Olay örgüsü çoğu zaman göl kenarı, yol, orman ve orman evinde geçer. Olay örgüsüne göre yer ve mekan değişebilir. Zaman Fabllerde belli bir zaman diliminde geçer. Olay örgüsünün sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için olaylar sırayla yani kronolojik bir biçimde verilir. Fabl nedir bölümünde bazı bilgiler verdik. Fabl türünü daha iyi anlamanız için Fabl özellikleri hakkında bilgiler verelim. Fabl Özellikleri Fabl yazılırken şiir yada düz yazı şeklinde yazılır. Yani mansur ve nesir şeklinde yazılır. Fabl türünün sonunda mutlaka ahlak dersi verilir. Ahlak dersi verilirken herkesin anlayacağı yalın bir dille kısa ve açık şekilde ifade edilir. Bazen verilen ders atasözü ve özdeyişle desteklenir. İnsanlar arasında geçen olayları ve hikayeleri tıpkı hayvanların arasında geçiyormuş gibi anlatan öykü türlerine fabl denir demiştik. İşte Fabl insanlara öğüt verip insanların ahlaklı olmalarını sağlar. Fabl didaktik yani öğretici bir eserdir. Fabl özellikle çocukların eğitilmesinde kullanılır. Çocuklara okumayı aşılamak için Fabl çok doğru bir tercih olacaktır. Fabl hikayeleri çok çabuk öğrenilip, çabuk bellekte kalabilir. Bu yüzden kalıcı bir öğrenme sunar. Fabllerde kişileri genellikle hayvanlar oluşturur. Fabllerde teşhis ve intak sanatı bolca kullanılır. Fabllarda yer ve zaman olgusu bazen belirsizdir. Hikaye genellikle konu edilen kişilerin mekanlarında geçer. Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı eserleri arasında fabllarda yer almaktadır ve Türçe’deki ilk fabl örneği Harname’dir ve yazarı da Şeyhi’dir. Fabl Yazarları Türk Edebiyatının ilk fabl örneği Harname’dir ve yazarı Şeyhi’dir. Milli Eğitim Bakanlığı Harname adlı eseri Zavallı Eşeğin Hikayesi” adı altında yayınlamıştır. Türk Edebiyatının öncüleri arasında yer alan Şinasi 1862 tarihinde Tercüme-i Manzume adlı eserde batılı şairlerin şiirlerine yer vermiştir. Bu şiirlerin arasında La Fontaine’den fabl örnekleri vardır. Tanizmat Dönemi sanatçısı olan Ahmet Mithat Efendi ise, çocukların eğitilmesinde ve yetiştirilmesi için Fransızca’dan birçok fabl örneklerini Türkçe’ye çevirmiştir. Ahmet Mithat Efendi ”Kıssadan Hisse” adlı eserini ahlaki eğitimi amaçlayıp yazmıştır. Kıssadan Hisse Bu eseri yazan Ahmet Mithat Efendi Ezop ve La Fontaine’den fabl çevirileriyle kendi fabl örneklerini bu eserde toplamıştır. Tanizmat dönemi sanatçıları arasında yer alan Recaizade Mahmut Ekrem La Fontaine’den Horoz ile Tilki, Kurbağa ile Öküz, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Ağustos Böceği ile Karınca gibi fabl örneklerini çevirmiştir. Türk Edebiyatı sanatçıları arasında yer alan Nabizade Nazım’da ”Horoz ve Tavuk” ve ”Bir Sansar” adlı fabl yazmıştır. Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk ve Sebahattin Eyüpoğlu gibi önemli yazarlar fabl türüyle ilgilenmiş ve şiirlerinde yer vermiştir. Fabl Örnekleri Fabl nedir? fabl özellikleri nedir öğrendiysek şimdi de fabl örenkleri hakkında bilgi sahibi olalım. Türk Edebiyatından çok sayıda fabl örnekleri bulunmaktadır. Bu fabl örneklerinden yararlanmanız için tablo şeklinde paylaştık. Fabl Örnekleri İndirme Linkleri Horoz ve Tilki PDF İndir Aslan ile Fare PDF İndir Tavşan ile Kaplumbağa PDF İndir Karga ile Tilki PDF İndir Ağustos Böceği ve Karınca PDF İndir Zalim Aslan PDF İndir Kurt ile Köpek PDF İndir Salyangoz ve Evi PDF İndir Keçi Can Pazarında PDF İndir Fabl Nedir Pdf Bazı zamanlar telefonunuz yada tabletinizde internet olmayabilir ve fabl nedir konusunu bulamayabilirsiniz. Sizlere kolaylık sağlaması için bu yazıyı pdf formatında hazırladık. Bu pdf formatını telefonunuza ya da tabletinize indirip istediğiniz zaman okuabilirsiniz. Pdf içerisinde fabl ile ilgili tüm başlıklar vardır. Sınavınız da veya ödeviniz de kullanabilirsiniz. Fabl nedir pdf formatını indirmek için tıklayınız. fabllar nedir, Özellikleri, kısa ve uzun fabl örnekleriÖykünce ya da fabl hikayenin içinde bir ders ya da öğüt anlatılan öykülere denir. Yazar genellikle bu dersi öykünün sonunda 'gülme komşuna gelir başına' gibi bir cümleyle kahramanları genellikle havyanlardır. Ama bu hayvanlar insanlar gibi düşünür konuşur ve tıpkı insanlar gibi en ünlü fabl yazarları Ezop ve Jean de La Fontaine'dir. Beydeba, 1. yüzyılda yaşamış Hint bilge ve fabl yazarıdır. Ezop, MÖ 6. yüzyılda yaşadığı varsayılan eski Yunan masalcısıdır. Ezop'un fablları 300 yılında derlenerek yazıya geçirilmiştir. ABD'li James Thurber ve İngiliz George Orwell çağdaş fabl öğüt vermek ve ders çıkarmak için anlatılan kısa bir öyküdür. Fabl sözcüğü Latince öykü anlamına gelen "fabuto"dan türemiştir. Fabllerin kahramanları çoğunlukla insan gibi davranan ve konuşan hayvanlardır. Bu durum öyküyü anlatanın insanların budalaca davranışlarını dolaylı olarak göstermesine olanak sağlar. Eğlenceli ve ilginç bir öykünün iz bırakacağı düşüncesiyle bu öğütlere kulak verileceği kavga eden iki horozu konu alan bir fabl vardır. Bu öyküde horozlardan biri yenilir ve kaçar. Öbürünün ise kazandığı zaferden başı döner çatıya çıkar ve zaferini duyurmak için sürekli öterek böbürlenir durur. Horozu gözüne kestiren bir kartal onu kaptığı gibi kaçar. Bu öyküden böbürlenmenin aptalca bir şey olduğu dersini çıkarmak zor önce Ezop adlı bir Yunanlı'nın anlattığı varsayılan bu öyküler gibi Eski Hint ve Akdeniz kültürlerinde de bu türden hayvan masalları vardır. Hint fablleri genellikle ders vermekten çok doğadaki bir olguyu açıklamak için anlatılır."Karga ile Tilki" "Kurt ile Kuzu" "Ağustosböceği ile Karınca" ve "Tavşan ile Kaplumbağa" gibi pek çok fabl eskiden olduğu gibi bugün de çocukların dinlemekten hoşlandıkları öykülerin başında gelir."Tilki ile Horoz" öyküsü ingiliz şairlerinden Geoffrey Chaucer'ın "Canterbury Tales"inde 1390; Canterbury Öyküleri yer masalları doruğuna 17. yüzyılda yaşamış olan Fransız Jean de La Fontaine ile ulaştı bak. La Fontaine Jean De. Koşuk biçiminde yazılmış olan bu masallarda La Fontaine yaşadığı dönemdeki insanlarla kıvrak bir dille inceden inceye alay etmekteonların zayıf yanlarını yermektedir. 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılın başlarında John Dryden ve John Gay adlı iki ingiliz yazar fabl yazma geleneğini sürdürmüşlerdir. 19. yüzyılda çocuk edebiyatının gelişmesiyle birçok yazar çocuklar için fabl türünde yapıtlar verdi. Bunlar arasında Levvis Carroll Rudyard Kipling Joel Chandler Harris'i sayabiliriz. George Orwell'in "Hayvan Çiftliği" Animal Farm; 1945 adlı yapıtında olduğu gibi birçok çağdaş yazar da dünya görüşlerini dile getirmek için fabl türünde fabl yazarlarıEski Türk edebiyatında sıklıkla görülen kıssadan hisse türü öykücüklerin zengin örneklerine Sadinin Bostan ve Gülistan ile Mevlana'nın Mesnevisinde rastlamak mümkündür. Bu türün en yaygın örnekleri Feridüddin Attarın Mantıkut Tayr ile 15 yy. şairi Şeyhinin yazdığı Harname adlı mesnevisidir. Türkçedeki ilk örneği Harname’ anlamda ilk örnekleri ise Şinasi vermiştir. Ahmet Mithat Kıssadan Hisse adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar Ezop'tanLa Fontaine'den yapmış olduğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabllere yer vermiştir Recaîzade Mahmut Ekrem La Fontaine'den Horoz ile Tilki Kurbağa ile Öküz Karga ile Tilki Meşe ile Saz Ağustos Böceği ile Karınca gibi bir çok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur Ali Ulvi Elöve Çocuklarımıza Neşideler adlı şiir kitabında La Fontaine Victor Hugo Lamartine'den yaptığı çevirilerin yanında yine bunlardan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir. Nabizade Nazımın Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk adlı eseri vardır Tarık Dursun fabl üzerine bir çok eseri mevcuttur. La Fontaine Ezop ve Krilov'dan çeviriler yaparak yayınlayan yazar hayvanlarla ilgili bir çok hikâye de Ataç Orhan Veli Kanık Ömer Rıza Doğrul Kemal Demiray M. Fuat Köprülü Vasfi Mahir KocatürkSiracettin Hasırcıklıoğlu Sebahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış araştırmalarda ve Uzun Fabl ÖrnekleriKüçük Fidan Kısa FablEkim yanındaki bahçede küçük fidan çok kendine mırıldanıyordu " portakalı soydumbaşucuma koydum... " O sırada okuldan kaçmış iki çocuk beraber fidanın yanına gelip yapraklarını yolmaya fidanın canı çok farklı yerlerinden çekiştiriyor ve yapraklarını çok çaresiz geçen gün yine okuldan kaçan çocukların büyük bir söğüt ağacının yapraklarını kopardıkları zaman söğüt ağacı ile dalga geçmişti küçük söğüt ağacı yalvarıyordu"lütfen yardım edin canım çok yanıyor." Çocuklar küçük fidanın yaprakları bittikten sonra fidanın aklına "gülme komşuna gelir başına"sözü bir daha asla başkalarıyla dalga Kelebek Fabl KısaDört tane kelebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve-Bu ateş aydınlatıcı bir şey! demiş..İkinci kelebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş Demiş ki -Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey! Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş Biraz daha biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş… Şöyle demiş-Ve bu ateş yakıcı bir şey!Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş. Biraz yaklaşmış aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmışısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış ateş kanatlarını biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek “poff !” diye ortadan kayboluvermiş…Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş. Çünkü o kaybolmuş ateş içinde ve bir şeyi ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!Leyleğin Aklı Uzun FablGüvercinin biri yüksek bir hurma ağacına yuva yapmıştı. Orada yumurtluyor yavrularını orada besliyordu. Güvercinin böyle yüksek bir ağaçta yavru beslemesi çok zor oluyordu. Hayvancağız yavrular yavrulamaz bir tilki geliyor güvercini korkutuyordu -Ya yavrularını aşağı at ya da ağaca tırmanıp hepsini yok edeceğim diyordu. Güvercin korkudan tir tir titriyor yavrularını aşağı atıyordu. Tilki de afiyetle onları yiyordu. Güvercin yine yumurtlamış korku içinde yuvasında büzülüp kalmıştı. O sırada bir leylek gelerek güvercine selam verdihatırını sordu. Üzüntülü olduğunu görünce bunun sebebini sordu. Güvercin olanları aynen anlattı. Bunun üzerine leylek-Bak sana bir akıl öğreteyim. Tilki yine gelirse dersin ki ben artık sana yavrularımı atmayacağım. Çıkabilirsen çık al. Beni ele geçiremezsin. Ben uçar kurtulurum ancak yavrularımı alabilirsin. Bu sözleri söyledikten sonra leylek uçup gitti. Bir su kıyısına kondu. Tilki yeniden hurma ağacının altına geldi. Bağırıp çağırdı. Güvercinden yavrularını istemeye kalkıştı. Güvercin leyleğin kendisine söylediği sözleri tilkiye söyledi... Tilki -İyi ama dedi bu aklı sana kim öğretti? Güvercin -Kim olacak leylek. -Ben ona şimdi kim olduğumu göstereyim de anlasın dedi. Irmak kıyısına koştu. Leyleği görünce ona yaklaştı. -Leylek dedi. Söyle bakayım rüzgâr sağdan eserse ne yaparsın soldan eserse ne yaparsın başını hangi yöne çevirirsin? Leylek -Sağdan eserse başımı sola soldan eserse sağa çeviririm. Tilki -Ya dört yönden rüzgâr eserse? Leylek -O zaman başımı kanatlarımın arasına alırım. Tilki -Bu işi nasıl yaparsın? İnanmam doğrusu. Böylesini hiç görmedim. Siz kuşlar öteki hayvanlardan daha akıllısınız herhalde... Leylek tilkinin bu konuşmasından çok memnun kalmıştı. -Bak yapayım da bir kere de sen gör. Leylek başını kanatlarının arasına aldı. Tilki hemen leyleğin üzerine atıldı. Leyleği boğdu. Tilki -Ey kendinin düşmanı dedi. Güvercine akıl veriyorsun da kendin neden akıllı olmuyorsun? Bak düşmanın seni avladı. Salyangoz EviSalyangozları bilir misiniz? Onlar da tıpkı kaplumbağalar gibi evlerini sırtlarında taşırlar. Bir zamanlarevini sırtında taşımaktan hoşlanmayan sevimsiz bir salyangoz evinin rengi de hiç hoşuna gitmezmiş. Bizim salyangozkelebek ve uğurböceğini çok bir onlarla dertleşirsırtında taşıdığı evi onlara şikayet edermiş.”Ah keşke!” dermiş.”Evimi sırtımda taşımak zorunda taşıyorumbari sizin ki gibi bol desenli ve renkli olsaydı.” Kelebek ve uğurböceği bir gün salyangoza;”Sevgili arkadaşımız!” demişler.”Hani evim renkli olsun diyorsun yabiz çaresini olan bir tırtıl ona götürürsek eğer evini rengarenk boyar.” Salyangoz buna çok sevinmiş.”Ne duruyoruz!Hemen gidelim.” düşmüşler yola. Tırtılın kapısını misafirleri dinleyen tırtıl boyalarını ve fırçasını alıp çalışmaya salyangozun evine çok güzel desenler yeni görüntüsünü beğenmiş beğenmesine ama yine de evinin sırtında olması onu çok üzüyormuş. Dönüş yolculuğunda üç arkadaş şiddetli bir yağmura ve uğurböceği öyle ıslanmışlar kisele kapılmaktan zor kurtulmuşlar. Oysa salyangoz hemencecik evinin içine girmiş. Yağmur dinip de evinden dışarı çıkıncaarkadaşlarının perişan halini görüp da kendi kendine şöyle düşünmüş”İyi ki saklanabileceğim bir evim olmasa daRengi olmasa da beni yağmurdan koruyor ya.” Sevimli salyangoz bu olaydan sonra bir daha hiç Balığı ile Yunus Okyanuslarda yunuslar insanların düşen insanlara yardım okyanuslarda köpek balıkları varmış onlarda düşen insanları parçalayan köpek gün bir insan yüzüyormuş balığı saldırırken o insana yunus gelmiş almış avını köpek balığı demiş;-vay hain yunus sen benim avımı elimden aldın sen aldırmadan bakmış insanın yüzüne da yunusu öldürüp yüreğini balığı basmış kahkahayı;-Avıma karışırsan olacağı bunun olacağını biliyormuş ama o; onun için üzülmez imiş insanın hainliği değil köpek balığının kahkahası bitirmiş günden sonra yunuslar intihar eder İLE TİLKİ Kısa FablBir dala konmuştu karga cenapları; Ağzında bir parça peynir vardı. Sayın tilki kokuyu almış olmalı, Ona nağme yapmaya başladı “-Ooo! Karga cenapları,merhaba! Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz! Gözüm kör olsun yalanım varsa. Tüyleriniz gibiyse sesiniz, Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.” Keyfinden aklı başından gitti bay karganın. Göstermek için güzel sesini Açınca ağzını,düşürdü nevalesini. Tilki kapıp onu dedi ki “Efendiciğim, Size güzel bir ders vereceğim Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir, Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.” Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama, Yemin etti gayrı faka basmayacağına. Jean de La Fontaine TİLKİ İLE KEDİTilki ile kedi sohbet durmadan ne kadar hilekar ve kurnaz olduğunu göre düşmanları onu alt edemezmiş çünkü onlardan kurtulacak bir sürü oyun ve hile bilirmiş. Kedi biraz da utanarak;”Ben fazla oyun bilmem ki!” demiş.”Düşmanlarımın elinden kurtulmak için bir tek yol bilirim,o da kaçmaktır.” Tilki;”Kedi kardeş!” demiş,”Ben her tehlike karşısında başımın çaresine bakabilirim ama senin durumuna bir gün düşmanların seni çabuk alt edecek.” Az sonra bir sürü tazının bağrışmalarını avcı topluluğuna ait olan bu köpekler,bütün hızlarıyla kendilerine doğru hemen,yanındaki bir ağacın dallarına sıçrayarak en üstteki bir yaprak kümesinin içine saklanmış. Tilki ise;”Acaba şu hileyi mi yapsam,yoksa bu hileyi mi?” diye düşünmeye o kadar çok hile biliyormuş ki,hangisini uygulamasının daha doğru olacağına karar birisini uygulayacakmış ki,tazılar etrafını çevirip tilkinin işini bitirivermişler. Bütün olanları yukarıdan seyreden kedi,çok hile bilmediğine CAN PAZARINDAKeçiciğin aklı bir karış havada ya, sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt, kaçırır mı; hemen görmüş keçiciği "Heh, işte ağzıma lâyık bir lokma. Yaşasın!" demiş. Keçicik, bakmış can pazarı. Hiç kurtuluş murtuluş yok "Eh, n'apalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış kurt ." demiş. "Madem ölüm kapıya geldi, bari bana biraz kaval çal ki, neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim.."Kurt, "Son isteği zavallının... "demiş. Bulmuşbir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Kurt çalmış, keçicik, oynamış. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşturmuşlar; gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce, kurt, durumu anlayıp oyuna geldiğini sezinlemiş "Suç sende değil bende. Neme gerekti benim kaval çalmak, neme gerekti bana köçekli kurban!" demiş. Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur. Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurundan olursun. Aisopos, Ezop Masalları, Tarık Dursun K. Mayıs 1981.TİLKİ İLE LEYLEK Tilkinin iyiliği tutmuş bir gün ! Leyleği yemeğe buyur etmiş - Ama, demiş tilki, bizde misafir Umduğunu değil bulduğunu yer. Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş Bir çorba çıkarmış topu topu O da sulu mu sulu Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta. Leylek gagasıyla uğraşadursun Tilki bitirmiş hepsini bir solukta. Leylek kızmış, ama çekmiş sineye. Bir zaman sonra O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe. - Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem? Ben dostlara naz etmesini sevmem. Tam saatinde gelmiş. Leyleğe türlü diller dökmüş. Şu güzel bu güzel, Hele yemeğin kokusu Gel iştahım gel! Gerçi tilkilerin iştahı Pek nazlı değilmiş ama Et kokusu başka şeymiş. - Kuşbaşı galiba, demiş Bayılırmış etin böylesine Hele kıvamında pişmişine. Derken yemek sofraya gelmiş, Gelmiş ama nasıl? Kokusunu al, eti arada bul! Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde Tam leyleğin gagasına göre Tilki burnunu burgu etse nafile. Kısmış kuyruğunu evine dönmüş. Aç kaldığına mı yansın Bir kuşa rezil olduğuna mı? El alemi aldatanlar Bu masal size Bir gün sizi de sokarlar Kurduğunuz kafese ... Jean de La Fontaine KURT İLE KÖPEK Uzun FablBir köpek ormanda gezerken kurtla ve çok zayıflamış olan kurt,ayakta zor kurdun bu haline çok üzülmüş.”Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş?”demiş.”Herkes bizi düşman bilse de,biz uzaktan sana yardım etmek isterim.” “Hiç sorma.” demiş kurt.”Ağır bir hastalığa yakalandığım için uzun süre iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı de böyle aç susuz dolaşıyorum artık.” “Sen hiç üzülme.”demiş köpek.”Ben sana yardım akşam sahibimin düğünü var. Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım.” Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt,sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş. Aradan yıllar iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı aylak aylak gezen köpek,eski dostu kurtla karşılaşmış.”Hayrola?” demiş kurt.”Çok perişan görünüyorsun.” Köpek içini çekip;”Yaşlandım artık!” demiş.”Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu.” Kurt;”biz eski dost değil miyiz?” demiş.”Şimdi yardım etme sırası hayatımı nasıl kurtarmıştın?Hemen bir plan buldum!Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi?Şimdi ben gidip onu kaçıracağım,sen de geri sahibin seni el üstünde tutacak.” Bu sözleri söyleyen kurt,kaşla göz arasında gidip,çocuğu ormana herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden,yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler. Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış ki,insanlar onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar. Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse İLE FAREHerkese saygı göstermeli elden geldikçe. Umulmadık kimselerden fayda görür insan. İşte bu, gerçeği anlatan bir hikaye, Daha nice bin hikaye arasından. Pençesi dibinde bir arslanın, Dalgınlıkla bir fare çıkıverdi. Bu fırsatı kullanmadı sultanı ormanın, Fareye dokunmayıp bir büyüklük gösterdi. Bu iyiliği boşa gitti sanmayın; Kimin aklına gelir ki bir an, Fareye işi düşer arslanın? Ama o da bir gün dışarı çıktı ormandan; Gitti tutuldu bir ağa. Ne çırpınma, ne kükreme … Kâr etmez tuzağa. Bay fare koştu; dişiyle arslanın ağını, Öyle bir kemirdi ki ağ söküldü nihayet. Sabırla zamanın yaptığını; Ne kuvvet yapabilir, ne şiddet. “İyilik eden iyilik bulur.” “Hizmet et benim için, hizmet edeyim senin için.” “İyilik iki baştan olur.” Jean de La Fontaine Çev. O. Veli Kanık KARGA İLE TİLKİBir dala konmuştu karga cenapları; Ağzında bir parça peynir vardı. Sayın tilki kokuyu almış olmalı, Ona nağme yapmaya başladı “-Ooo! Karga cenapları,merhaba! Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz! Gözüm kör olsun yalanım varsa. Tüyleriniz gibiyse sesiniz, Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.” Keyfinden aklı başından gitti bay karganın. Göstermek için güzel sesini Açınca ağzını,düşürdü nevalesini. Tilki kapıp onu dedi ki “Efendiciğim, Size güzel bir ders vereceğim Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir, Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.” Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama, Yemin etti gayrı faka basmayacağına. Jean de La Fontaine TİLKİ İLE KEDİTilki ile kedi sohbet durmadan ne kadar hilekar ve kurnaz olduğunu göre düşmanları onu alt edemezmiş çünkü onlardan kurtulacak bir sürü oyun ve hile bilirmiş. Kedi biraz da utanarak;”Ben fazla oyun bilmem ki!” demiş.”Düşmanlarımın elinden kurtulmak için bir tek yol bilirim,o da kaçmaktır.” Tilki;”Kedi kardeş!” demiş,”Ben her tehlike karşısında başımın çaresine bakabilirim ama senin durumuna bir gün düşmanların seni çabuk alt edecek.” Az sonra bir sürü tazının bağrışmalarını avcı topluluğuna ait olan bu köpekler,bütün hızlarıyla kendilerine doğru hemen,yanındaki bir ağacın dallarına sıçrayarak en üstteki bir yaprak kümesinin içine saklanmış. Tilki ise;”Acaba şu hileyi mi yapsam,yoksa bu hileyi mi?” diye düşünmeye o kadar çok hile biliyormuş ki,hangisini uygulamasının daha doğru olacağına karar birisini uygulayacakmış ki,tazılar etrafını çevirip tilkinin işini bitirivermişler. Bütün olanları yukarıdan seyreden kedi,çok hile bilmediğine BÖCEĞİ VE KARINCAAğustosböceği bütün yaz Saz çalmış, türkü söylemiş. Karakış birden bastırınca Şafak atmış zavallıda; Bir şey bulamaz olmuş yiyecek Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek. Gitmiş komşusu karıncaya — Aman kardeş, demiş, hâlim fena; Bir şeycikler ver de kışı geçireyim. Yaz gelince öderim, Hem de faizi maiziyle; Ağustosu geçirmem bile. Ödemezsem böcek demeyin bana. Karınca iyidir hoştur ama Eli sıkıdır Can verir, mal vermez. — Sormak ayıp olmasın ama, demiş; Bütün yaz ne yaptınız? — Ne mi yaptım? demiş ağustosböceği; Gece gündüz türkü söyledim; Fena mı ettim sizce? — Yoo, demiş karınca, ne mutlu size; Ama hep türkü söylemek olmaz; Kışın da oynayın ASLANVaktiyle ormanın birinde,canavar mı canavar bir aslan kan döker,canını yakmadık tek bir hayvan bile yaşadığı sürece,hiçbir hayvan rahat yüzü hayvanlar ondan nefret eder,ölümünü beklermiş. Bu zalim aslan sonunda kuvveti dişler de dökülünce herkesin maskarası hayvan ona yardım etmiyor ve onunla bir gün oturup karar almışlar;”Gelin hep beraber,bize bunca kötülük eden bu zalim aslanı iyice bir dövelim. Yaptıklarının cezasını,az da olsa gömüş olsun böylece.” Sonunda bütün hayvanlar aslana bir dövmüşler boynuz vuruyor,diğeri çifte atıyor,bir başkası bir öç almışlar BAYKUŞ Şiir şeklinde fablHiç söze başlamayın sakın"Dinleyin, bir harika anlatacağım" bilirsiniz dinleyenlerinŞaşacaklarını sizi şaşırtan şeye?Ama alın size bir olay ki,Bu verdiğim öğüdü çürütecek mucize size anlatacağım şey,Masal değil, gerçeğin ta yaşlı bir çamı kesmiş devirmişler yere Bir baykuşun sarayı varmış meğer tercümanı bu asık yüzlü kuşÇamın zamanla oyulmuş mağaralarındaBütün bir beylik arasında en çok daYağ tulumu gibi ayaksız fareler buğdayla beslediği bu farelerinAyaklarını kendi gagasıyla ince hesaplarına bakın siz Hazret bir tarihte sürüyle fare avlamış; Bakmış kaçıyor sarayına getirdikleri,Ayaklarını kesmekte bulmuş fareleri yiyormuş birer birer,Bugün birini, yarın birden yemek hem olur iş değil,Hem de sağlık bakımından kadar işliyormuş aklıYiyecek veriyormuş ölmesinler diyeYiyecek olduğu şimdi bir Descartesçı filozof daBu baykuş bir saat, bir makinedir desin bana!Kapayıp beslediği bir sürü fareyiKaçamaz hale getirme fikriniHangi zemberek verebilirdi ona?Bu da akıl yürütme değilse eğerBen aklın ne olduğunu bilmiyorum neler düşünmüş baykuşFare milleti tutuldu mu kaçabilir,Onun için tutar tutmaz yiyeceksin;Ama hepsini birden yiyemezsin;Kaldı ki yarınlar için de lâzım yiyecek;Öyleyse artan fareleri beslemek kaçarlarsa? Bunu nasıl önlemeli?Ayaklarını dibinden davranışları insanlarınBir amaca daha iyi yönelir, ve AristocularınBu değil mi öğrettikleri, sorarım size,Düşünebilmek için gereğince?Bu anlattığım bir masal değilNe kadar garip, ne kadar inanılmaz da görünse olmuş bir şey öngörürlüğünü belki abarttım biraz; hayvanların akıl yürütmesinde böylesi bir düzen olduğunu iddia edemem ama şiirde bu kadar abartma da olur, hele benim yazdığım YOLDAŞLARI Şiir şeklinde fablOdysseus'la yoldaşları,Uyup rüzgârların keyfine,Her gün ölümle burun buruna,On yıl dolaşmışlar en uzak kıyıya varmışlar günün Tanrı'nın kızı KirkeKraliçeymiş çıkan yiğitleriSarayına buyur etmiş;Bir içki vermiş hepsine, yaman bir içkiİçenin aklı başından başlamış her biriYüz ve beden değiştirmeyeTürlü hayvanlara ayı olmuş, kimi aslan,Kimi fil, kimi ceylanKimi büyüdükçe büyümüş,Kimi ufaldıkça boynuz gelmiş başına;Kiminin hörgüç sırtına;Ne çıkarsa bahtına...Yalnız Odysseus kurtarmış paçayı,İçmeyip tatlı fikirli kahramanGüler yüz tatlı sözle Kraliçeyi çıkarmış baştanBüyücüyü büyülemiş göz göre kızı bu, içini gizler mi?Hemen belli etmiş fırsatı kaçırmamış,Kraliçeyi razı edivermişAdamlarını yeniden adam Ama git sor bakalım, demiş kraliçe;Kendileri değişmek isterse, pekiOdysseus hemen koşmuş- Dostlar, demiş; gözünüz aydın!İçtiğiniz zehirin panzehiri varmış,İnsan olmak istiyoruz deyin,Hemen İstemem, diye kükremiş aslan;Deli miyim? Vazgeçer miyim pençeler, bu dişlerden?Astığım astık, kestiğim kralım bugüne bugün,İnsanken köylünün biriydim,Dönüp asker mi olayım yeniden?Odysseus aslanı bırakmış,Ayıya koşmuş- Aman kardeş, demiş; şu haline Ha? demiş ayı homurdanarak;Ne var halimde?Ne kusur gördün?Ayı dediğin böyle olur işte,Her varlığın güzelliği kendine kendinle ölçüyorsun beni?Ayı çirkin olur sana benzedi miBeni dişi ayı beğensin beğenmiyorsan çek git ve mutlu yaşarken, hangi ayı dönerİnsanların kulluğuna?Ne varsa ayılıkta var;İşte benden bu şaşkın, kurda gitmiş- Ahbap, demiş; bu nasıl iş?Sen nasıl koyunlarını yersinO fidan boylu çoban kızının?Ağlayıp dert yanıyor zavallı;Kana boyamışsın ki eskiden bir kahramandınBöyle mi olacaktın?Bırak ormanları, kan dökmeyi deİnsan ol yine,Namuslu, iyi yürekli bir insan- Var mı öyle şey, demiş kurt;Ben görmedim doğrusu, bunca canavar diyorsun ya sen? Sen nesin? Kuzu mu?Hiç koyun yediğin olmuyor mu?Bütün köy yas içindeymişBirkaç koyun yedim kendi boğazladıkları?Allah için söyle, insan olsaydımDaha az mı kan dökerdim?Siz değil misiniz, zaman zaman,Bir söz için ortalığı kana boğan?İnsan insanın kurdudur, diyen sizsiniz. Doğrusunu istersenizİnsan olup kurtluk etmektense,Kurt olup kurtluk etmek daha temizUtanmam hiç kime ne söylese boşuna,Büyük küçük seviniyormuş her biriHayvan varmış, ormanlar cennet gibiymiş;Canın ne isterse yapmak ne güzel şeymiş...Ne diye sıkıntıya girsinlermişİyi adam, büyük adam olacağız diye? Keyifleri ardından gitmekle Kölelikten kurtulduk köleliğin beteri Kendinin kölesi olmak değil mi?BİR KEDİ İKİ SERÇE Şiir şeklinde fablBir kediyle bir serçeBir arada büyümüşler kafes bir arada,İçtikleri su ayrı kedi ara sıra,Serçeye sinirlenirmiş,Suratında gagasıyla süngü talimi yapıyor diye,Ama o da zaman zamanBir pençecik atarmış serçeye,Fazla canını yakmadan,Tırnaklarını tutarakYumuşak boyuna bakmazGagalarmış kediyi ne de olsa daha akıllı,Hoş görürmüş bu Böyle şeyler olur, dermiş,Dostlar arasında;Dostun dosta kızması kediyle serçeŞakayı kaka etmiyorlarmış,Barış içinde yaşayıp bir başka serçeGörmeye gelmiş filozof bir kedi,Cıvıl cıvıl da bir serçeDost oluvermiş bir gün barış bozulmuş,İki kuş arasında kavga ne yapsın bu durumda?Taraf tutmak zorunda kalmış- Bu serseri kim oluyor da, demişKafa tutuyor benim dostuma?Dağdan gelip bağdakini kovacak ha?Yoo, demiş kedi, öyle yağma adına çıkıp ortaya,Girmiş iki kuş arasındaki pençede yakalayıp yemişYabancı de ne baksın kedi,Serçe eti tatlı mı tatlı,- Dayanamam doğrusu, demiş;Ötekini de ile GüneşGüneş ve rüzgâr kimin daha güçlü olduğunu tartışıyorlarmış. Rüzgâr -Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım. Şu karşıdaki paltolu yaşlı adamı görüyor musun ? Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma bahse girerim demiş. Güneş bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr kasırga şiddetinde esmeye başlamış. O kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha sıkı sarılıyormuş. Sonunda rüzgâr pes edip durmuş. Güneş bulutların arkasından çıkıp yaşlı adama nazikçe gülümsemiş. Çok geçmeden adam alnındaki teri silip paltosunu çıkarmış. Sonra rüzgâra dönmüş nazik ve dostça davranışın şiddet ve güç gösterisinden daha etkili olduğunu söylemiş .Fabl tavşan ile kaplumbağaTavşan ikide bir böbürleniyor -Kimse benden hızlı koşamaz diyormuş. Sonunda kaplumbağa dayanamamış -İstersen yarışalım demiş. Koşuya başlamışlar. Tavşan epeyce yol aldıktan sonra "Hıh o sırtı kabuklu hayvancık sürüne sürüne kim bilir ne zaman sonra bana yetişir?" diye düşünmüş. -Şu ağacın altına biraz uzanıp dinleneyim demiş. Uyuyakalmış. Kaplumbağa ağır yürüyüşü ile yürümüş yürümüş hiç dinlenmeden yol almış. Tavşan bir ara gözünü açmış. Bir de ne görse beğenirsiniz kaplumbağa neredeyse yarışı bitirmek üzereymiş. Hemen fırlamış rüzgar gibi koşmaya başlamış. Ama ne çarekaplumbağaya yetişememiş. Böylece tavşan yarışı kaybetmiş. Aldırış etmemenin cezasını çekmiş. Kaplumbağa ise düzgün adımlarla durmadan yürüdüğü için yarışı ile AtKurdun biri bir tarladan geçiyormuş boydan boya arpa görmüş. Kurt ne yapsın arpayı? Yiyemez ki! Bırakıp gitmiş. Yolda Önüne bir at çıkmış. Onu görünce “Ben de seni arıyordum/’ demiş; “şurada arpa buldum ama yiyemedimsana sakladım bayılırım senin dişlerinin gıcırtısına. Gel sen ye ben de seyredeyim.” At kanmamış bu sözlere “Yahu” demiş “ben kurtları bilmez miyim? Sen arpa yiyebil-seydin karnını doyurmak zevkini bırakır da kulaklarının zevkini düşünür müydün?” kötü olanlar kendilerine iyilik ediyormuş gibi bir süs verseler de gene kimseyi Adam ve İtfayeciEvvel zaman içinde çıkan bir yangında evde bulunanları kurtarmak için içeri giren bir itfaiyeci hasta bir adamla karşılaştı. "Kurtarma beni dedi" dedi hasta adam. "Güçlü olanları kurtar.""Bana nedenini açıklayabilir misiniz lütfen?" diye sordu itfaiyeci bu işi gönüllü olarak yapan biriydi."Bundan daha adil bir davranış biçimi olamaz" dedi yaşlı adam. “Her durumda güçlü olanlar tercih edilmeli onlar dünyanın işine daha fazla yararlar."İtfaiyeci hastanın söylediklerini bir süre düşünüp tarttı felsefe ile az çok ilgisi olan bir adamdı. "Pekala" dedi sonunda bu arada çatıdan bir parça çatırdayarak inmişti odaya; “fakat bu sohbetimizin hatırına bana söyler misinizen önemli işlevi nedir güçlü olanların?"Çok basit" diye karşılık verdi hasta adam; "güçlülerin en önemli işlevi zayıflara yardım etmektir."Söyledikleri itfaiyecinin üstünde etkili oldu iyiden bir adamdı içinde hiçbir kötülük yoktu. “Hasta olduğunuz için sizi anlayabilirim” dedi neden sonra duvarın bir bölümü daha gürültüyle yıkıldı o esnada “ama bu kadar aptal olmanızı bağışlayamam.” Son derece adil bir insandı baltasını olanca hızıyla kaldırıp yaşlı adamı yatağına Adamın biri ağlamakta olan bir gence rastladı. “Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. "Günahlarım için ağlıyorum" diye cevap verdi delikanlı."Başka işin mi yok be oğlum!" deyip geçti gitti gün yeniden karşılaştılar. Delikanlı yine oturmuş ağlıyordu. "Bugün neden ağlıyorsun peki?" diye sordu adam."Ağlıyorum çünkü bir lokma yiyeceğim yok" diye karşılık verdi salladı adam "Nedense biliyordum işin buraya varacağını". Tilki ile Üzümler Kısa fabl örneğiTilki çok acıkmış ve bir bağa girmiş. Üzümlerin iştah açıcı görüntülerine bakarak karnını doyurmak İstemiş. Ancakbîr türlü yetişip de o güzelim üzümlerden koparıp yiyememiş. Bu sefer de “önemli değil canım nasıl olsa hepsi ekşiydi” edemediğimiz bir şeyi kötülemek çok

fabl türünde kısa bir metin